Türkçe Yazılar

Alperenlik Bu Mudur?

[15 Nisan 2009 tarihli Star gazetesinde yayınlandı] Taraf gazetesi köşe yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'ya yapılan “yumruklu saldırı”dan haberiniz var mı? Olay geçen Cuma gecesi gerçekleşmiş. Rasim Ozan, Kanal 7 televizyonundaki “İskele Sancak” programına konuk olarak katılmış. Konu, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne sebep olan helikopter kazası imiş. Rasim Ozan, söz arasında, merhum Yazıcıoğlu'nun geçmişteki trajik Kahramanmaraş Olayları ile ilişkili olduğuna dair de bir şeyler söylemiş. Bu işe sinirlenen Alperen Ocakları İstanbul Şube Başkanı Mustafa Kayatuzu soluğu televizyonda almış. Program çıkışında Rasim Ozan daha önceden tanıdığı Kayatuzu'yu görünce “merhaba” diye elini uzatmış. Karşılığında yüzüne yumruklar inmiş... Peki Alperen Ocakları başkanı neden bu kadar öfkelenmiş? Rasim Ozan'ın merhum Yazıcıoğlu hakkında söylediği bazı şeyler hoşuna gitmemiş. “Şahıs reyting amaçlı konuşuyordu” diye de açıklama getirmiş. Olayı öğrenince Rasim Ozan'ı “geçmiş olsun” demek için aradım. Sakin ve rahattı. Sadece olayın bu şekilde gelişmiş olmasına şaşırmış durumdaydı. Mustafa Kayatuzu'nu daha önce de tanıdığını, hatta CNNTürk'te yayınlanan ve danışmanlığını yaptığı Reha Muhtar ile Çok Farklı programına çağrılmasını sağladığını anlattı. “Büyük Birlikçilerin görüşü de mutlaka dinlenmeli, onlara da söz hakkı verilmeli” diye ısrar ettiğini söyledi. Bunun karşısında tek bir eleştirel söz üzerine “yumruk”la karşılaşmak, elbette çok tuhaf... Bu tuhaflık üzerine Büyük Birlik Partisi yetkilileri ve camiasının yüzleşmesi gereken problemler var. İlk problem, “söze karşı yumruk” anlayışında. Bunun ilk örneğini de bu olayda görüyor değiliz. Kendilerini “Türk milliyetçisi” olarak tanımlayan siyasi çevrelerde şiddet eğiliminin varlığını bu ülkedeki herkes bilir. İşin trajikomik tarafı, bu şiddet eğiliminin bazen “şiddet eleştirisi” üzerine ortaya çıkmasıdır. Bu örnekte olduğunu gibi: Rasim Ozan Kahramanmaraş Olayları'na atıfta bulunarak BBP geleneğinin şiddet konusunda özeleştiriye ihtiyaç duyduğunu söylemiş. Cevap: Yumruk! Yani ortada, “bize nasıl şiddet yanlısı dersin, şimdi dağıtırım suratını” diyerek kendi kendini tekzip eden bir anlayış var. Gerek Mustafa Kayatuzu'nun gerekse tüm BBP camiasının merhum liderleri için taşıdıkları hissiyatı anlıyorum. Yazıcıoğlu'na büyük saygı duyduğumu ve vefatına üzüldüğümü ben de belirttim. Ama hiç bir hissiyat böyle bir eylemi meşru kılamaz. İkinci problem, BBP'nin olay karşısındaki pasif tavrı. Gerçi BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu, Kütahyalı'yı telefonla arayarak, olaydan üzüntüyü duyduğunu bildirmiş. Bu da iyi bir adım, ama yetersiz. Yapılması gereken hem bu konuda resmi bir “özür” yayınlamak hem de Kayatuzu'nu görevden almaktır. Eğer bu yapılmaz ise, BBP'nin bu eylemi gerçekte aslında pek de o kadar kınamadığı, hatta camiadaki pek çok kişinin “helal olsun bizim başkana” diye düşündüğü fikri yaygınlaşacaktır. Peki ama bu tablo merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun misyonuna yakışır mı? Alperenlik bu mudur? Büyük Birlik hareketinin “ülkücülük” yerine kendisine şiar olarak seçtiği “alperenlik,” malum, İslami kimliği öne çıkan bir kavram. Anadolu'nun Müslümanlaşmasında önemli rol oynamış “derviş gazileri” ifade ediyor. Yani özünde tasavvuf var. Yani özünde sabır, sükunet ve “efendilik” var. Büyük Birlik hilalinin içinde çıkan “gül” sembolü de bunu ifade ediyor olmalı. O yüzden de Büyük Birlik, “yumruk”la bir an önce hesaplaşmalı, bunu sahiplenmediği tüm topluma göstermeli.
All for Joomla All for Webmasters