Bir Müslüman Hitler'i Onaylayabilir Mi?
[21 Ocak 2009 tarihli Star gazetesinde yayınlandı]
İstanbul'da düzenlenen İsrail aleyhtarı bir gösteride şöyle bir pankart açılmış: “Hitler haklıymış. Yahudi her ülkede aynı, onlar insan olmaz”.
Bu, İsrail'in Gazze'de uyguladığı devlet terörüne karşı kamuoyunda yükselen haklı tepkinin içinden ne kadar kör ve acımasız bir fanatizm çıktığının çarpıcı bir göstergesi.
Bu pankartı açanların ve aynı “hissiyat”ı paylaşanların kendilerini iyi birer Müslüman olarak görüyor olmaları kuvvetle muhtemel. Peki ama bir Müslüman'ın Naziler'e ve onların Yahudiler'e karşı uyguladığı Soykırım'a sempati beslemesi mümkün mü?
Hatırlayalım; Soykırım, Naziler'in Yahudi halkını topluca imha etme girişimiydi. Kadın, çocuk, bebek ayrımı yapılmaksızın altı milyona yakın insan gaz odalarında zehirlenerek ve benzeri korkunç yöntemlerle öldürülmüştü. Kuran'da masum insan hayatına o kadar değer atfedilirken, İslam hukuku savaş zamanında bile kesin bir asker-sivil ayrımı yaparken, bir Müslüman buna “iyi olmuş” diyebilir mi?
Peki Naziler niçin Yahudilerden nefret ediyordu? İsrail'i kurup Filistinlileri ezdikleri için mi? Hayır, İsrail yoktu ki o zaman. Yahudiler dünyanın dört bir yanında azınlıktı ve asırlardır da başlarına gelmeyen kalmamıştı. Naziler, Yahudiler'den, bir şey yaptıkları için değil, kimlikleri nedeniyle nefret ediyordu.
Peki o kimlikte ne vardı da sevmiyorlardı?
Bunun iki ayrı cevabı vardır. Birincisi, Naziler'in inandığı Sosyal Darwinist ırk teorisiydi. Sami ırkından gelen Yahudileri (ve dolayısıyla Arapları!) “aşağı ırk” sayıyor, “üstün Ari ırk”ın içine karışmalarına engel olmak istiyorlardı. Zaten iktidara geldikten kısa süre sonra “karışık evlilikleri” yasaklayan Nuremberg Kanunlarını çıkarmışlardı.
İkinci sebep, Naziler'in tüm “İbrahimi dinler”e düşman olmasıydı. Nietzsche'den aldıkları ilhamla, Hıristiyanlığı “Almanların savaşçı ruhunu öldüren pasifist bir din” olarak görüyor, Yahudiler'i ise “sahip oldukları köle ahlakını dünyaya yaymak için Hıristiyanlık tuzağını icad eden komplocular” olarak tanımlıyorlardı.
Ve aynı sebeple aslında İslamiyet'e de düşmandılar. Nazi hareketinin en önemli ideoloğu sayılan Alfred Rosenberg, ''Muhammed'in fanatik ruhu ile yönetilen koyu renkli ve aşağı ırkların nefretine” karşı beyaz ırkı uyarmıştı. Bir diğer Nazi ideoloğu Rolf Beckh ise, İslam kentlerini yakıp yıkan, Müslüman halkları kılıçtan geçiren Moğol despotu Cengiz Han'dan övgüyle söz etmişti. Beckh'e göre, Cengiz Han, “Ortadoğu'yu Semitik baskıdan kurtarmak için savaşmış cesur bir kumandan”dı. Hitler ise, Arapları “kırbaçlanmaya ihtiyaç duyan yarı-maymunlar” diye tanımlamıştı. (Bernard Lewis, Semites & Anti-Semites, s. 27, 28 ve 140)
Gerçekler böyleyken bazı Müslümanların Naziler'e öykünen söylemlere girişmesi, kuşkusuz, aklı başında değerlendirmelerden değil, öfkeden kaynaklanıyor. Ama zulme karşı öfke, başka bir zulme bahane olamaz. PKK terörü nedeniyle Kürt düşmanlığı yapmak neyse, İsrail terörü nedeniyle Yahudi düşmanlığı yapmak da odur. Irkçılıktır, haksızlıktır, zalimliktir.
Anlamamız gereken şu: Filistin'e karşı işlenen suçlar, Yahudi halkında var olan bir “içsel kötülük”ten değil, İsrail devletinin militarist ideolojisinden kaynaklanıyor. Zaten bu “devlet” dediğimiz örgütlenmeler, kendilerini tehdit altında hissedince kan dökmeye eğilimlidirler. Çok uzağa gitmeye gerek yok; 1938'de Dersim halkına ne yapıldığına bakın, Gazze'ye yapılandan çok farklı değil.
İsrail'in şöyle özel bir durumu da var: Dünyadaki tek Yahudi devleti o. Onun için dünya Yahudilerinin çoğu oraya kalbi bir yakınlık hissediyor. Dahası İsrail militarizmini beslemeye soyunmuş, bunun için dini argümanlar üreten hahamlar ve dini liderler de mevcut. Ama kendilerini bu toplu cinnetten kurtarıp İsrail'i kınayan, suçlarını lanetleyen bir sürü dindar veya seküler Yahudi de var.
İsrail terörünü, tüm bunları bilerek, akıllı ve ilkeli bir dille tel'in etmek lazım. Bunun yerine Yahudi düşmanlığı körükleyenler, sadece haksızlık etmekle kalmıyor, aslında farkında olmadan İsrail militarizmini besleyip meşrulaştırıyorlar da.