Türkçe Yazılar

Türk Olmaktan Gurur Duymak

[19 Ocak 2009 tarihli Star gazetesinde yayınlandı] Ben öyle damarlarında “asil kan” filan dolaştığına inanan biri değilimdir. Biyolojik ırkçılık kokan böylesi şişinmelerin yanından bile geçmediğim gibi, her hangi bir milletin bir diğerinden üstün olduğuna da inanmam. Onun için hiç “Türkçü” sayılmam. Dahası, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı olmaktan hiç de gurur duymadığım anlar olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Aksine, vatandaşlarının inançlarını ve kimliklerini sistemli bir biçimde ezen ve aşağılayan bir rejime nüfus kağıdıyla bağlı olmaktan dolayı hicap duyduğum anlar olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Hele de son günlerde ipliği iyice pazara çıkan Ergenekon gibi devlet-içi suç örgütlerinin at oynattığı bir ülkede, “ne mutlu Türküm” demeye bazen hiç dilim varmamaktadır. Ama son günlerde başka bir şeyler daha oldu ki, bana farklı şeyler hissettirdi. Bu, Türkiye halkının ve hükümetinin, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü “devlet terörü”ne karşı gösterdiği içten, samimi ve “bağrı yanmış” tepkiydi. İsrail ordusu Gazze'yi yakıp-yıkmaya başladığı andan itibaren, Türkiye ayağa kalktı ve bu vahşeti protesto etti. Yardım kuruluşları Gazze'nin acısını dindirebilmek için kampanyalar açtı, bağışlar çığ gibi büyüdü. Cemaatlerini yardıma çağıran imamlar, “Size, gönlünüzden ne koparsa verin demiyorum, cebinizde ne varsa tamamını veriniz” diyordu. Türkiye çağrıya uydu. Çoğu Arap ülkesinden ve yönetimi bu konuda mangalda kül bırakmayan (ve aslında keskin retoriği ile Filistin'i bir anlamda ateşin önüne atan) İran'ın halkından bile çok daha duyarlı davrandı. Ne yazık ki bazı aşırılıklar da yapıldı. “Buraya Ermeni ve Yahudi giremez” gibi ırkçı kampanyalar başlatanlar, İsrail'in suçlarını tüm bir Yahudi halkına ve dinine yıkmaya kalkanlar oldu. Bunları kınıyorum. Bunları “İslami duyarlılık”la yaptığını düşünenlere de Kur'an-ı Kerim'in “Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın” hükmünü hatırlatıyorum. (Maide Suresi, 8) İsrail Devleti'nin yaptıklarına duyduğumuz haklı öfke, bu işle hiç bir ilgisi olmayan Yahudi vatandaşlarımızı taciz etmeye dönüştüğü anda, söz konusu “adalet” ilkesi fena halde çiğneniyor. Başbakan'ın verdiği tepki ve izlediği siyaset ise, hem bu gibi aşırılıklardan uzak, hem de ilkeli ve omurgalıydı. Türkiye'deki malum koro, 2002'den beri sık sık yaptığı gibi, “Erdoğan çizgiyi aştı, İsrail'i küstürüyor, acısı fena çıkacak” demeye başladı, ama aslında hükümetin tepkisi kıvamındaydı. Bakın, Newsweek'in Türkiye yorumcusu Grenville Byford, New York Times'daki yazısında “Türk Başbakanı'nın İsrail'e yönelik sert eleştirisi”ni şöyle yorumluyor:
“Türk halkı Müslüman, ve başka Müslümanların kanının akmasından nefret ediyor. Empati duyguları güçlü ve derinden... Erdoğan'ın da duygusal bir yönü var ve başka insanların acısını içinde hissedebiliyor. Onu büyük bir politikacı yapan sebeplerden biri de bu. Ankara'ya getirilen bir grup yaralı Filistinli'yi ziyaret ederken gözlerinde yaş vardı. Bu basit bir politik şov değildi. Hem sonra Erdoğan yalnız da değil. Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de aynı kumaştan... Öte yandan Erdoğan Türkiye-İsrail ilişkisini zedeleyecek bir şey yapmaktan da kaçındı... Olmert'ten gelen ılımlı tepki ise, onların da durumu anladığını gösteriyor.”
Evet, Türkiye'nin İsrail ile ilişkiyi asla koparmaması gerekiyor. Bu, sadece biz değil, aynı zamanda Filistin için de gerekli. Çünkü akan kanın durmasının tek yolu ateşkes, bir daha böyle bir acı yaşanmamasının tek yolu da Hamas'ın İsrail ile Filistin arasındaki barış sürecine bir şekilde dahil edilmesi. Türkiye, her ikisinde de rol oynayabilmeli. Bu da her tarafla konuşabilir olmakla mümkün. Asıl önemli olan, Türkiye hükümetinin “değerleri”nin doğru yerde olması. Çok şükür ki, Cezayir'e karşı Fransız sömürgeciliğini tutma zilletinden bu yana çok değişmiş durumda. Çok şükür ki artık kendi medeniyetine karşı kişiliksizce Batı'ya yanaşan bir Türkiye değil, o medeniyetin dertlerine çare bulmak için Batı'yla oturup konuşan bir Türkiye var. O yüzden, o meşhur söz, ilk defa bu kadar kalbime siniyor: Ne mutlu Türküm diyene!
All for Joomla All for Webmasters