Türkçe Yazılar

Ermenistan Yolu Açık Olsun

[3 Eylül 2008 tarihli Star gazetesinde yayınlandı] Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Ermenistan-Türkiye futbol maçı vesilesiyle Erivan'a gitmeli mi? Bence gitmeli. Zaten anlaşılan Sayın Cumhurbaşkanı da baştan beridir bu ziyarete olumlu bakıyor, gitmeyi planlıyor, ancak durumun hassasiyeti nedeniyle kesin kararını son günlere kadar açıklamıyor. Durumun hassasiyeti, her iki ülkedeki aşırı milliyetçi tepkilerle yakından ilgili. Ermenistan'daki son seçimde yüzde 6 civarında oy alan koyu milliyetçi Daşnaksütyun Partisi, geleneksel “Türk alerjisi”ni bu gezide de ortaya koyabilir, protesto gösterileri düzenlemeye kalkabilir. Bu ise bir futbol maçı üzerinden kurulmak istenen diplomatik diyaloğu gölgede bırakabilir. Öte yanda da Türkiye'nin aşırı milliyetçileri var. Başında olduğu partinin “sosyal demokrasi” ile yakından-uzaktan ilgisi olmadığını artık sağır sultanın bile bildiği Deniz Baykal, en önde gidiyor. Grup toplantısında ettiği “Erivan yerine Bakü'ye maça gitmeyi tercih ederim” sözü, çok sırıtan bir demagoji. Sayın Baykal bununla Gül'ün Ermenistan ile Azerbaycan arasında ilkinden yana bir tercihte bulunduğunu ima ediyor olmalı. Oysa diplomasinin D'sinden anlayan bir insan ortada böyle bir ikilem olmadığını bilir. Ermenistan ile diyalog kurmak, bu devletin Azeri topraklarında sürdürdüğü işgali onaylamak anlamına gelmez. Dahası, bu işgalin sona ermesi ve Karabağ meselesinin çözüme kavuşması için başlaması gereken diplomasinin önünü açabilir. Bu diplomasinin tam da sırası, çünkü 15 yıldır Ermeni işgali altındaki Karabağ'da statükonun korunması bizzat Ermeni tarafı için zorlaşıyor. Başbakan'ın dış politika danışmanı Prof. Ahmet Davudoğlu, dün bir grup gazeteciye yaptığı açıklamalarda buna da dikkat çekti. Azerbaycan'ın doğal kaynakları sayesinde giderek zenginleştiğini, Ermenistan'ın ise büyük ekonomik sıkıntı içinde olduğunu belirtti. Bu yeni denge, Erivan'ı Karabağ konusunda “çözüm”e yanaştırabilir. Öte yanda da Türkiye için uluslararası platformda giderek daha büyük bir sıkıntı yaratan “soykırım” meselesi var. Ermenistan'ın bu konuda ABD ve Fransa'daki Ermeni lobisine kıyasla daha ılımlı olduğu da malum. Erivan ile diplomatik ilişki ve toplumsal diyalog başlatmak ise, bu konuda hem elimizi güçlendirecek, hem de bizi “uzlaşmaz, gerçeklerle yüzleşmez” taraf gibi görülmekten kurtaracaktır. Bu yüzden, Gül'ün “sorunlar çözülmeden” Erivan'a gitmesine karşı çıkan MHP lideri Devlet Bahçeli de yanılıyor. Sorunlar, hiç bir şey yapmadan oturup beklediğinizde çözülmez ki... Aksine bunları çözmek için bir şeyler yapmanız, öncelikle de muhataplarınızla konuşmaya başlamanız gerekir. MHP'lilere belki kendi geleneklerinden de bir hatırlatma yapmak gerek: MHP'nin efsanevi “başbuğ”u Alpaslan Türkeş 1993 yılının mart ayında Paris'e giderek o zamanki Ermenistan Devlet Başkanı Ter Petrosyan ile gizli ve uzun bir görüşme yapmış, iki ülke arasındaki bir çok meseleyi konuşmuştu. 15 yıl önce o kadarı yapılabiliyorsa, bugün de Erivan'a gidilebilmeli. Umarım Cumhurbaşkanı'nın Erivan gezisi iyi geçer ve Türkiye “komşularla sıfır sorun” politikasında yeni bir aşama kaydeder.
All for Joomla All for Webmasters