Atatürk'e Nasıl Bakıyorum?
“27 Mayısçı Zorbaların ‘Demokratik' Anayasası” başlıklı yazıma yorum ekleyen bir okur, "Atatürk'e karşı olduğunuz belli oluyor" demiş. Belki "belli olmak"tan çok öyle "algılanmış" olabilir; bu nedenle düzelteyim: Hayır, "Atatürk'e karşı" değilim.
Bu konuda ne düşündüğümü açıkça söyleyeyim: Atatürk bence büyük bir askeri ve siyasi dehadır, ve Türkiye kendisine çok şey borçludur. Kurtuluş Savaşı'nın lideri odur ve sanırım o olmasa, bu savaş bu denli başarılı bir şekilde yönetilip zafere ulaştırılamazdı. (Bunu, sonradan Atatürk'le yolları ayrımış olan Kazım Karabekir de belirtir.) Sadece bu bile, Atatürk'e milli bir kahraman olarak saygı duymam için yeterli.
Atatürk'ün devlet adamlığı dönemi de önemli başarılarla doludur. Ama, yine açıkça söyleyeyim, bu dönemde bazı hatalı politikalar izlediğini de düşünüyorum. ("Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek" adlı kitabımda bunların bir kısmına değindim de.) Zaten bazı politikalarının-örneğin radyolarda Türk müziği çalınmasının "Batılılaşma" amacıyla yasaklanmasının-hatalı olduğunu kendisi de görmüş ve bunlardan geri adım atmıştır. Bu açıdan, Atatürk'ün, onun "izinde" yürüdüklerini iddia eden pek çok insandan daha pragmatik ve gerçekçi olduğunu düşünüyorum.
Atatürk'ün kimi felsefi görüşlerine (örneğin pozitivizme kayan bilimcilik söylemine) de katılmıyorum; ama bunların o devirde çok daha itibarlı görüşler olduğunu görmek lazım. Hepimiz kendi devrimizin verilerinden ve akımlarından etkileniyoruz; Atatürk için de geçerli bu.
Kısacası "Atatürk'e karşı" filan değilim. Ama iki şeye karşıyım. Birincisi, Atatürk'ün etrafında bir "lider kültü" inşa edilmesi. Ancak diktatörlüklerde görülecek bir biçimde, insan-üstü vasıflara haiz bir kurtarıcı gibi gösterilmesi. Bunun, Türk toplumu için sağlıklı bir psikoloji olmadığı kanısındayım.
İkinci karşı olduğum şey ise, Atatürk'ün kendi döneminin şartları nedeniyle izlediği politikalardan asla değişmeyecek ilkeler türetmek ve böylece bir ideoloji inşa etmek. "Kemalizm" dediğimiz şey, bu. Buna karşı olmamın en önemli nedeni ise, Türkiye'ye zarar vermesi. Özellikle de Türkiye'nin demokratikleşme ve özgürleşme sürecine engel olmak için kullanılması. Halkın iradesine dayanmadan iktidara gelmek veya onu yönlendirmek isteyen her zorba, bir şeyleri kutsallaştırıp ona yaslanmaya mecbur; Türkiye'de de bu iş hemen hep Atatürk üzerinden yapılıyor. 27 Mayıs 1960'ta öyle olmuştu, sonra da hep öyle oldu. Sorun burada; ulusal bir kahraman olduğuna kuşku bulunmayan Atatürk'te değil..