Yakın tarihimizin en önemli tanıklarından Falih Rıfkı Atay'ın 3 Ekim 1922 tarihli Akşam gazetesindeki yazısının başlığı "Kocatepe"dir. Bir ölüm kalım savaşında Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet Paşa'ların çelikleşmiş iradelerini anlatır. Uzun yazısının bir bölümü şöyledir: "Yunanlılar mukavemet ediyorlardı. Hatta bir tepeyi iki ordu birkaç defa alıp verdiler. Top gürültüleri arasında, Kocatepe'nin bir köşesinde Fevzi Paşa Kuran okuyordu. Zira Fevzi Paşa'nın ruhu iki imandan yoğrulmuştur: En yeni fen ile düşünen Fevzi Paşa, dinine ve milletine aynı kuvvetle inanıyor." Falih Rıfkı, bu tür yazılarını 1933 yılında, tabii yeni harflerle, "Eski Saat" adlı kitabında topladı; "Kocatepe" yazısı kitabın 218-221. sayfalarındadır. Fakat, yukarıya aldığım satırlar makaslanmıştır! Falih Rıfkı, Fevzi Paşa'nın Kuran okuduğu gerçeğini artık 'muzır' bir bilgi sayıyordu galiba!Saygın tarihçi Mete Tunçay da gazeteci Derya Sazak'ın kendisiyle yaptığı bir söyleşide, "Devrim tarihimizde belli edilmek istenmiyor ama Milli Mücadele dediğimiz dönem fazlasıyla İslami bir dönem" demişti. Ülkemizin tarihi hakkında bu denli önemli bir gerçeğin "belli edilmek istenmemesi", bizlere birilerinin gerçeklerden kopuk, çarpıtılmış, hatta sahte bir tarih bilinci dayattığı anlamına geliyor. Eğer bundan kurtulabilir ve gerçeği olduğu gibi kabul edip onu sahiplenirsek, kutladığımız 30 Ağustoslar, 29 Ekimler daha bir anlamlı olacak.
30 Ağustos'u Kutlamak-Ve Yeniden Düşünmek
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı. Ülkemizi işgal eden Yunan ordularına karşı kazandığımız büyük zaferin yıldönümü. Bunu kutlamak, hepimizin hakkı. Ancak kutlarken anlamak, hem de doğrusuyla anlamak gerek. Çünkü 30 Ağustos'u da Kurtuluş Savaşı'nı da yanlış anlamamıza neden olan ideolojik bir filtre var Türkiye'de. Taha Akyol'un bugünkü köşesinde yer alan şu bilgiler, söz konusu ideolojik filtrenin 30'lu yıllarda nasıl işlediğini gösteriyor: