Dinlerde barış, sevgi, hoşgörü diye bir şey olmadığı gibi dünyada kendi isteğiyle din seçen hiçbir millet'te yoktur. Hepsi kılıç zoruyla mecburen olmuştur.Bunu söylemek için kuşkusuz ileri boyutta cehalet gerek; çünkü tarihte dinlerin barışçı bir şekilde yayılmasının sayılamayacak kadar çok örneği var. Buna girmeye gerek bile görmüyorum, çünkü üstteki yorumda cehaletin de ötesinde bir problem var. Bu, bir mantık problemi. Tüm milletlerin kılıç zoruyla din kabul etmiş olması mümkün değil, çünkü böyle olmuş olsa, din kabul eden ilk millete hangi millet kılıç zoruyla din kabul ettirmiş olacak? Birilerinin kılıç zoru olmadan dinleri kabul etmiş olması lazım ki, en azından, sonra bu okurun hayal ettiği "zorla kabul ettirme süreci" başlasın. Bu örneği enteresan buldum, çünkü kör ideolojilerin - örneğin bu okurun sergilediği din düşmanlığının - sadece cehaletle değil aynı zamanda insan zekasının önemli fonksiyonlarından biri olan muhakeme yeteneğinin tahrip olmasıyla da yakından ilişkili olduğunu düşünüyorum. Burada tam öyle bir durum gözüküyor.
Kör İdeolojinin Muhakeme Üzerindeki Tahribatı
Siteye yorum ekleyen "muhalif" görüşte çok okur var, çoğunlukla argümanlarına herhangi bir yorum getirme ihtiyacı hissetmiyorum, zaten bu cevapları çok yetkin biçimde veren okurlarımız da var.
Ancak bazen öyle "inci"ler oluyor ki, değinmeden geçmek mümkün değil. Tüm ilahi dinlerin düşmanı olan, kendisini "pagan" olarak tanıtan "Hülagü" rumuzlu okur, "Hangi Komplo Gerçek?" başlıklı yazımın sayfasına eklediği yorumda şöyle demiş: