Türkçe Yazılar

Akıllı Tasarım 'Test Edilebilir' Bir Teori Midir?

microscope.gifAkıllı Tasarım teorisi hakkında dile getirilen itirazlar arasında "test edilebilir" ve "gözlemlenebilir" olmadığı argümanı önemli bir yer tutuyor. Bazı Darwinistler, "Tasarım denen süreç test edilemez ve gözlemlenemez, dolayısıyla yanlışlanamaz, dolayısıyla bilimsel değildir" diyerek, teoriyi diskalifiye etmeye ve tartışmayı en baştan kazanmaya çalışıyorlar. Oysa gerçekte test edilebilirlik ve yanlışlanabilirlik kriterleri açısından, Tasarım da Darwinizm de aynı durumdadır. Çünkü her iki teori de, yeryüzündeki ilk hücrenin, ilk balığın, ilk kuşun veya ilk insanın nasıl ortaya çıktığı gibi, geçmişte yaşanmış olaylara dair açıklamalar sunar. Söz konusu olayların ne yeniden gözlemlenmesi ne de laboratuvarda tekrar edilmesi mümkündür. Bu nedenle bu olayları araştırmaya başladığımızda, aslında kimya, fizik, biyoloji gibi "operasyonel bilim" alanından çıkar; arkeoloji gibi "tarihsel bilim"lerin alanına gireriz. Bu bilim dallarında sonuçlar deney ve gözlemden çok, kanıtların incelenip en doğru açıklamaya çıkarım yapılması yoluyla varılır. Arkeolojinin bulgularını, örneğin Sümerler hakkındaki arkeolojik görüşü ele alalım. Sümerler diye bir medeniyetin yaşadığını, o insanları gözlemlediğimiz ve onları laboratuvarda yeniden ürettiğimiz için değil, geriye izler, eserler ve yazıtlar bıraktıkları için biliyoruz. Birisi bize "Sümerleri test edemiyorsunuz, dolayısıyla var olduklarını kabul etmek bilimsel değildir, bir inançtır deseydi", saçmalamış olurdu. Tarihsel bilimlere bir diğer örnek, kozmogeni, yani evrenin kökenini araştıran bilim dalıdır. Günümüzde kozmogenide evrenin büyük bir patlama ile ortaya çıktığını öngören Big Bang teorisi yaygın kabul görüyor. Dikkat edilirse -- evreni baştan yeniden oluşturamayacağımıza göre -- Big Bang ne gözlemlenebilir ne de laboratuvarda test edilebilir. Ama yine de bilimsel bir teoridir; çünkü eldeki astrofizik kanıtların incelenmesi sonucunda yapılan çıkarsamalara dayanmaktadır. Akıllı Tasarım teorisi de, aynen Big Bang gibi, uzak geçmişte yaşanmış ve bitmiş süreçlerden söz etmektedir. Türler bir kez ortaya çıktıktan sonra doğal yollardan türemektedirler, ama, Akıllı Tasarım'a göre, bu gibi doğal süreçler "türlerin kökeni"ni açıklayamamaktadır. O köken, teoriye göre, Tasarım'dır. Evrim Gözlemleniyor mu? Üstte anlatılanların üzerine pek çok Darwinist, "hayır, hayır, biz evrimi hem laboratuvarda, hem de doğada gözlemliyoruz" diyeceklerdir. Bunu da biraz açıp tartışmak gerek. Darwinistlerin, adına "evrim" dedikleri bir takım doğal süreçleri gözlemledikleri ve laboratuvarda yineledikleri doğrudur. Ancak burada kritik bir nokta var: Bu doğal süreçler canlılarda SINIRLI biyolojik değişim ve dalgalanma meydana getirmekte, ama SINIRSIZ değişim sağlamamakta, dahası YENİ biyolojik yapılar üretmemektedir. İşte yüzden evrimsel biyologlar, doğada gözlenen sınırlı biyolojik değişime "mikro-evrim", Darwinizm'in öngördüğü evrensel biyolojik değişime ise "makro-evrim" adını verirler. Sorun, mikro-evrimin, ne kadar uzun zaman verilirse verilsin, makro-evrim üretememesidir. Evrimsel biyologlar, Gilbert, Opitz, ve Raff, Developmental Biology dergisinde yayınlanan 1996 tarihli bir makalelerinde bu konuyu şöyle açıklıyorlar:
Modern sentez (neo-Darwinist teori) önemli bir başarıdır. Ancak, 1970'lerden başlayarak, çok sayıda biyolog bunun açıklayıcı gücünü sorgulamaya başlamıştır. Genetik bilimi, mikro-evrimi açıklamak için yeterli bir araç olabilir, ama genetik bilgi üzerindeki mikro-evrimsel değişiklikler, bir sürüngeni bir memeliye çevirebilecek ya da bir balığı amfibiyene dönüştürecek türden değildir. Mikro-evrim, sadece uygunların hayatta kalması kavramına yardımcı olabilir, uygunların oluşumunu açıklayamaz. Goodwin'in 1995'te belirttiği gibi, "türlerin kökeni, yani Darwin'in problemi, çözümsüz kalmaya devam etmektedir." (1)
Dolayısıyla aslında Darwinist teorinin belirli ölçüde "gözlemlenebilir" olması, teorinin yanlışlığını göstermeye yaramaktadır. Teori, canlı türlerini üreten doğal mekanizmalar olduğu iddiasındadır. Her ne kadar türlerin kökeni gözlemlenemez uzak geçmişte kalmış olsa bile, söz konusu doğal mekanizmaların var olup olmadığı, deney ve gözlem yöntemiyle incelenebilir. İncelendikçe de, canlılığın kompleks yapısını inşa edebilecek öyle mekanizmalar olmadığı görülmektedir. Akıllı Tasarım teorisi ise, zaten canlılığın doğal etkenler tarafından değil, "intelligent" ("akıllı" veya "bilinçli") etkenler tarafından var edildiğini savunur. Eldeki kanıtlar, bunu doğrulamaktadır. (Bu kanıtlara, yeni canlı tiplerinin hep aniden ve benzer ataları olmaksızın ortaya çıktıklarını gösteren fosil kayıtlarını da eklemek gerek.) Özetle: Canlıların geçmişte nasıl ortaya çıktıklarını gözlemleyemeyiz. Fakat gözlemleyebildiğimiz olgular, bu ortaya çıkışın, doğal değil bilinçli bir süreç sayesinde olduğunu gösteriyor. 1) Scott Gilbert, John Opitz, and Rudolf Raff, "Resynthesizing Evolutionary and Developmental Biology", Developmental Biology 173, Article No. 0032, 1996, p. 361
All for Joomla All for Webmasters