Moskova'nın Devlet Terörü
[17 Mart 2005 tarihli Referans gazetesinde yayınlandı]
Aslan Mashadov, Çeçen direnişinde terörist yöntemlerin kullanılmasına karşı olan ve şiddeti sona erdirip Rusya ile masaya oturmak isteyen ılımlı bir liderdi. Peki Mashadov'u öldüren Moskova bunu bilmiyor mu? Kuşkusuz biliyor. Ancak Çeçen meselesini öldürerek, yakıp-yıkarak "çözmek" istediği için, diplomatik kanalları bilerek ve isteyerek kapatıyor.
Geçtiğimiz haftalarda yine Referans'ta yayınlanan "Putin'in Dikenleri" başlıklı bir yazımda Moskova rejiminin despotizmine işaret ederek "siyasi anlamda bir Rus-Türk ekseni hayallarine kapılanları" eleştirip şöyle demiştim:
"Rusya ile iyi ekonomik ilişkilere, ticarete devam. Ama siyasi anlamda bir 'Moskova sevdası'na hayır... Çünkü bakın tarihe ve bugüne; Moskova'dan kime hayır gelmiş ve geliyor?"
Moskova'dan bir hayır gelemeyeceği, çünkü ülkenin Vladimir Putin'in demir yumruğu altında, hayli otokratik bir KGB ruhu ile yönetildiği geçtimiz günlerde bir kez daha ortaya çıktı.
Çeçenlerin politik ve dahası ruhani lideri Aslan Mashadov, 8 Mart günü Rus güçleri tarafından Tolstoy-Yurt denen küçük kabasada katledildi. Putin, cinayeti gerçekleştiren birlikleri kutlarken, Batı dünyasına da olayı "terörizme karşı büyük bir zafer" diye lanse etti.
Mashadov, ılımlı bir liderdi
Oysa bu terörizme karşı zafer değil, aksine terörizme engel olabilecek yegane Çeçen liderin tasviyesiydi. Mashadov, Çeçen direnişinde terörist yöntemlerin kullanılmasına karşı olan ve şiddeti sona erdirip Rusya ile masaya oturmak isteyen ılımlı bir liderdi.
Bu nedenle Polonyalı siyasi yorumcu Alexander Szesko, Mashadov'un öldürülmesinin "sadece bir suç değil, aynı zamanda siyasi bir aptallık ve büyük bir hata olduğunu" söylüyor.
Daha pek çok uluslararası gözlemci, aynı kanıda. ABD'nin Doğu Avrupa ve Sovyet coğrafyası üzerine yoğunlaşan haber servisi Radio Free Europe/Radio Liberty'nin yorumcularından Andrei Babitsky, şöyle diyor:
"Kremlin'in Mashadov'un terörist olduğu yönündeki iddiasını destekleyen hiç bir gerekçe yok. Mashadov'un herhangi bir terörist eylemin planlanmasına katıldığını gösteren hiç bir kanıt yok. Aksine pek çok olayda terörizmi kınamış, terörist saldırıları gerçekleştiren Çeçenler için mahkeme düzenlenmesini talep etmişti. Dahası pek çok yönden Batı'ya yakın, barışçıl ve ılımlı bir dil kullanan bir liderdi."
Mashadov'un öldürülmesi üzerine, bazı Çeçen siteleri, onun halefinin Suudi Arabistan'dan gelen Vahhabilerle çok yakın ilişkileri olan ve fanatizmiyle tanınan Abdülkerim Saidullayev olduğu açıkladılar. Bu otorite devri Çeçen davasını terörizme bulaştıran en önemli fanatiklerden biri olan Şamil Basayev tarafından ilan edildi. Yani Mashadov'ün boşluğunu, fanatikler doldurdu.
Moskova'nın İç Düşman İhtiyacı
Peki Moskova bunları bilmiyor mu? Kuşkusuz biliyor. Ancak Çeçen meselesini öldürerek, yakıp-yıkarak "çözmek" istediği için, diplomatik kanalları bilerek ve isteyerek kapatıyor. Amerikalı siyasi yorumcu Stephen Schwartz, şöyle yazıyor:
"Ruslar, Dudayev'i, Yandarbiyev'i ve Mashadov'u öldürebildiler. Ama gerçek bir terörist olan Basayev, ortada rahatça geziyor. Bu nasıl açıklanabilir?"
Yani Rusya, kendi açısından radikal değil de asıl olarak ılımlı Çeçen liderleri tehlike görüyor... Çünkü amaç, Çeçenlerle masaya oturup adil bir çözüm bulmak değil, Çeçenleri öldüre öldüre boyun eğmeye razı etmek...
Schwartz, Rusya'nın Çeçen sorununu bir de "iç düşman" ihtiyacını karşılamak için kullandığına işaret ediyor. Gittikçe daha da despot bir karaktere bürünen Moskova, tüm otoriteler rejimler gibi, "ulusal birlik"i sağlamak adına öcüleştireceği bir düşmana ihtiyaç duyuyor. Rusya'da giderek yükselen anti-Semitizm'in de aynı amaçla milliyetçi Rus politikacıları tarafından körüklendiği biliniyor.
Kısacası Kremlin'in koridorlarında, ne yazık ki hala Stalin'in ruhu dolaşıyor...
Çeçen direnişi, terörizm değil
Geçen ay, Başkan Bush Rusya'nın demokrasiden uzaklaşma yolunda olduğuna işaret ederek Putin'i uyarmıştı. Umarız Ortadoğu'da özgürlük ve demokrasiyi yaymak için uğraşan Bush yönetimi, Çeçenistan'ın bu temel haklardan mahrum kalmasına ve dahası bir de Moskova'nın acımasız saldırılarına maruz kalmasına göz yummaz.
Bu konuda umut verici bazı işaretler de var. Yine Radio Free Europe/Radio Liberty'nin bildirdiğine göre, ABD Dişişleri Bakanlığı'ndaki üst düzey bir yetkili, geçtiğimiz günlerde "ABD'nin Çeçen savaşçıların tümünü terörist olarak kabul etmediğini" vurguladı. Amerikalılar, Beslan'daki terörist saldırılara imza atan Şamil Basayev'i açıkça "terörist" olarak tanımlarken, Rusya'ya karşı meşru bir Çeçen direşinin varlığını da kabul ediyorlar.
Peki acaba Türk kamuoyu tüm bunlarla ne kadar ilgili? Aramızda önemli dini ve tarihbel bağlar bulunan mazlum Çeçen halkına gerektiği kadar ilgi gösteriyor muyuz? Yoksa Ortadoğu hakkında asılsız komplo teorilerine kafamızı gömüp, başka bir şey görmüyor muyuz?
Rusya'nın Öldürdüğü Çeçen Liderler
Aslan Mashadov 1951 yılında sürgünde doğdu. Ailesi, kanlı Sovyet diktatörü Stalin tarafından Kafkasya'dan Kazakistan'a sürülen binlerce Çeçen ve İnguş göçmen ailesinden biriydi. Oysaki Stalin'in bu haksız gazabına hedef olan Çeçenler, Nazi işgaline karşı Sovyet topraklarını savunmak için cesurca savaşmışlardı.
Sovyetler Birliği çökmeye yüz tuttuğunda, Çeçenlerin lideri, Sovyet Ordusu'nda görev yapmış üst düzey bir subay olan Zokar Dudayev idi. Ancak Dudayev, elini Kızılordu'nun döktüğü kanlara bulaştırmamış, ilkeli bir askerdi. 1990 yılında, Estonya'daki bağımsızlık hareketini bastırmak için Moskova tarafından verilen saldırı emrini kabul etmeyerek, Kremlin'in gözünde hain, Estonyalıların ve Sovyet despotizmi altında ezilen tüm diğer halkların gözünde ise kahraman olmuştu. Çeçenler'in bağımsızlık mücadelesininin liderliğini de kahramanca üstlendi ve yürüttü.
Ruslar, Dudayev'i 1996 yılında öldürdüler. Liderliği ondan devralan Zelimhan Yandarbiyev de Katar'da bombalı bir saldırıyla katledildi. Katar, bu olaydan sonra iki Rus ajanını tutukladı, ömür boyu hapis cezasına çarptırdı ve bir Rus diplomatını da sınır dışı etti.
Ruslar şimdi de Çeçen sorununu barışçı yollardan çözmeye açık tek kayda değer Çeçen lider olan Mashadov'u öldürdüler. Böylece Çeçenistan, Moskova'daki neo-Stalinist rejimle, haklı bir ulusal kurtuluş mücadelesini terörizmle lekeleyen fanatik Çeçenler arasında açık bir savaş alanı haline geldi. Moskova'nın devlet terörü, yeni terör eylemlerine davetiye çıkardı.