"Tanrı Geni" Hikayesi
[12 Ekim 2004 tarihli Referans gazetesinde yayınlandı]
Geçtiğimiz Salı günkü Hürriyet'in manşetinde "Tanrıya İnanç Geni Bulundu" diye yazıyordu. Asıl kaynağı Time dergisi olan bu haberi, Vatan gazetesi de benzer bir başlıkla vermişti.
Time'a kapak olup oradan da Türk basınına tepeden inen bu "bilimsel buluş"un gerçekte ne denli bilimsel olduğunu merak ettim. Biraz deşince, aslında ortada pek bir "buluş" olmadığı, sadece test edilmemiş, son derece zayıf ve tartışmalı bir "iddia" bulunduğu ortaya çıktı.
"Eşcinsellik Geni" de Boşa Çıkmıştı
"Tanrı Geni" tezinin sahibi olan Amerikalı moleküler biyolog Dean Hamer, bundan 10 yıl kadar önce de oldukça iddialı bir çıkış yapmış bir isim. 1993 yılındaki bir çalışmasında erkeklerin X kromozomundaki bir bölgenin eşcinselliğe neden olduğunu ileri sürmüş ve bu "buluşu" medya tarafından göklere çıkarılmıştı. Ancak aynı kromozom üzerinde çalışan diğer bilim adamları, Hamer'ın bulgusunu doğrulayamadılar. Böylece "eşcinsellik geni" efsanesi boşa çıkmış oldu.
Ancak Dean Hamer yılmadı ve bu kez de “Tanrı'ya inanç" için genetik bir temel bumaya karar verdi. Sigara bağımlılığı ile ilgili olarak yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını, bu konuya yorarak, "The God Gene" (Tanrı Geni) adlı kitabını alelacele yazdı.
Bazı "toplumsal proje"lere uygun düştüğünden olacak, Hamer'in bu yeni tezi yine görkemli bir medya desteğiyle karşılandı. Türk medyasındaki yorumların bazıları ise, bu desteği daha da ileri götürüyor. Örneğin Vatan gazetesi, "bu geni baskın olanlar daha inançlı oluyor" diye, yani sanki ortada "kesin yargı" varmış gibi yazıyor.
Scientific American'dan Reddiye
Oysa ABD'nin en saygın bilim dergilerinden biri olan Scientific American'ın Ekim 2004 sayısında moleküler biyolog Carl Zimmer, "Tanrı Geni" tezinin ne denli çürük olduğunu detaylarıyla anlatıyor.
Bu tezi yerden yere vuran Zimmer, Hamer'in hipotezinin hiç bir bilimsel dergide yayınlanmadığını ve başka hiç bir bilim adamı tarafından doğrulanmadığını vurgulayarak şöyle diyor:
"Davranışsal genetik alanı, belirli genler ile kişisel özellikler arasında kurulmuş ancak sonradan çürütülmüş bağlantılar çöplüğü gibidir. İddia edilen bu bağlantılar ilk başta çok güçlü gözükse bile, aynı konuyu test eden başka araştırmacılar, bunların sadece istatistiksel sapmalar olduğunu göstermiştir."
Zimmer, Hamer'in kitabının, "Tanrı Geni" yerine şöylesine upuzun bir isme sahip olması gerektiğini kanısında:
"Yayınlanmamış Ve Tekrar Edilmemiş Bir Çalışmaya Göre, Kişisel Aşkınlık Adı Verilen Bir Faktörü Ölçmek Için Yapılan, Ancak Deneklerde Sadece Yüzde 1'lik Bir Fark Tespit Eden, Ve Yeşiller Partisi'ne Üye Olmaktan Altıncı Hisse Kadar Bir Çok Şeyle İlgili Olabilecek Bir Gen."
Kısacası ortada dini inancı belirleyen bir "Tanrı Geni" yok, sadece bunu ileri süren çok zayıf, güvenilmez, tartışmalı bir "iddia" var.
Materyalist Yanılgı
Bu zayıf iddianın bu kadar ilgi görmesi ise, kuşkusuz, taşıdığı felsefi anlamla yakından ilgili.
Bu anlam, bilincimizin sadece bedenimizin bir ürünü olduğunu varsayan "materyalist felsefe"den geliyor. İnsanı sadece biyolojik bir varlığa (yani bir hayvana) indirgemeye çalışan bu felsefeye inananlar, "Tanrı Geni" tezinin sahibi Dean Hamer gibi, spekülatif tezler üretip duruyorlar. Ama başarılı oldukları söylenemez.
Biyolojimizin bilincimiz üzerinde etkisi olduğu kesin, ancak bu, bilincin maddesel olmayan bir özden (yani "ruh"tan) geldiği görüşünü yalanlamıyor. Aksine, insan bilinci üzerinde çalışan bilim adamlarının bazıları, tam da o görüşte. Bunlardan biri olan Kadanalı nörobiyolog Wilder Penfield "Zihnin Gizemi" adlı kitabında şöyle yazmıştı:
"Aklı, beynin içindeki sinirsel işlemler bazında açıklamanın imkansız olacağı kesin olarak gözüktüğü için, varlığımızın iki önemli unsur (madde ve ruh) açısından açıklanması gerektiğini düşünüyorum." (Penfield, The Mystery of the Mind. s. 123)
Dolayısıyla belki bizim de Penfield'e kulak verip, bilincimizin ve inançlarımızın "gen"den değil "ruh"tan kaynaklandığını kabul etmemiz gerekiyor.
Ve Allah'a inanç da, "gen"den değil, insanın özgür iradesinden ve vicdanından kaynaklanıyor.