Türkçe Yazılar

Amerikan Seçimlerine Beş Kala

[27 Ekim 2004 tarihli Referans gazetesinde yayınlandı] Amerikalılar, 2 Kasım günü yeni başkanlarını belirlemek üzere seçime gidecek. Son yüzyılın belki de en tartışmalı, en kavgalı, en bıçak çekilmiş seçimi bu. Taraflar birbirlerinden nefret ediyor ve her ikisi de birbirini, eğer seçilirse, ABD'yi felakete sürükleyecek olmakla suçluyor. Bence seçimi Bush kazanacak. Neden mi? Onu, eğer kazanırsa anlatırım... Amerikalılar, 2 Kasım günü yeni başkanlarını belirlemek üzere seçime gidecek. Son yüzyılın belki de en tartışmalı, en kavgalı, en bıçak çekilmiş seçimi bu. Taraflar birbirlerinden nefret ediyor ve her ikisi de birbirini, eğer seçilirse, ABD'yi felakete sürükleyecek olmakla suçluyor. Bu denli keskin bir bölünmenin nereden kaynaklandığını sorarsanız, cevap sizi kaçınılmaz olarak Irak Savaşı'na götürecektir. Bush yönetimi, 11 Eylül sonrasında Afganistan'ı işgale giriştiğinde, Amerikan kamuoyunu arkasında bulmuştu. Ancak Irak savaşının meşruiyeti konusunda, dünyayı çoğunu olduğu gibi, vatandaşlarının önemli bir kısmını da ikna edemedi. Bugün Bush'un partisi, yani Cumhuriyetçiler, Irak Savaşı'nı, teröre karşı mücadelede gerekli bir adım ve asıl yararı uzun vadede ortaya çıkacak sratejik bir düzenleme olarak görüyorlar. Saddamsız bir Irak'ta demokrasinin yeşereceğini ve bunun uzun vadede, tüm Ortadoğu'yu dönüştürecek bir "domino etkisi" başlatacağını öngörüyorlar. John Kerry'i başkan adayı olarak gösteren Demokratlar ise, Irak Savaşı'nın bir takım büyük şirketlerin çıkarları, Bush'un Mesiyanik inançları veya "neo-conların" (yeni muhafazakarların) ideolojik saplantıları nedeniyle çıkarılmış, tamamen gereksiz bir baş belası olduğu kanısındalar. Dolayısıyla bu seçimin büyük ölçüde "dış politika temelli bir seçim" olduğunu söylemek mümkün. Başkan adayları ekonomiden, iç politikadan da söz ediyorlar elbette. Ama Amerikalı seçmenin zihni, bunlardan çok "hangi aday bizi terörden daha iyi korur" sorusuna odaklanmış durumda. Kararsız seçmenler, Bush'un "teröre karşı savaş" adı altında yeni çılgınlıklar yapmasından, Kerry'nin ise bu konuda pasif kalmasından korkuyor. New York Times'ın etkili yazarı Thomas Friedman, geçenlerdeki bir yazısında, bu konuda Bush ve Kerry'nin çizdiği profilleri ilginç bir benzetmeyle değerlendirmişti. İngilizlerin, başbakan seçerken birbirlerine sordukları "bu adamla kaplan avına çıkar mıydınız" sorusundan yola çıkan Friedman, şöyle diyordu: "Kerry hakkında endişe şu: Acaba kritik an geldiğinde tüfeğini doğrultup kaplanı vurabilir mi? Bush'un ise, tüfeğini doğrultup tetiği çekeceğine kuşku yok, ama soru şu: Acaba kaplanı mı vurur, yoksa bizi mi? Bush tetiği bir kez çekti ve kendini ayağından vurdu. Kaplan ise hala ortada dolaşıyor." İşin bir diğer ilginç yanı, Amerika'nın iki kanadı arasındaki tartışmanın, bazı yönlerden bizdeki tartışmalara benzemesi. Muhafazakarlar (Cumhuriyetçiler), Amerika'nın çıkarlarının sertlik ve tavizsizlik gerektirdiği kanısında. Liberaller (Demokratlar) ise, asıl bu şahin yaklaşım yüzünden sorunların çözülemediğini savunuyor. Tartışma karşılıklı vizyonsuzluk suçlamalarıyla uzayıp gidiyor. Geçtiğimiz günlerde Washington DC'deki "Ethics and Public Policy Center" adlı muhafazakar düşünce kuruluşunda konuşan "neo-con" düşünür George Weigel, Demokratları "hala 10 Eylül 2001'de yaşayan insanlar" olarak tanımladı. Yani Weigel'e göre, bu kesim hala 11 Eylül 2001'de yaşanan büyük terör saldırısının anlamını kavrayabilmiş değil. Onun gözünde, bu saldırı, Amerika'nın son derece tehlikeli ve kararlı düşmanları olduğunu gösteriyor ve bu düşmanların üzerine aynı kararlılıkla gidilmesini, gerektiği durumda savaşılmasını gerektiriyor. Weigel'e göre bunu anlamayan Demokratlar "10 Eylül insanları," anlayan Cumhuriyetçiler ise "12 Eylül insanları." Kuşkusuz tüm bunlar bizi yakından ilgilendiriyor. Amerikan seçimlerinde oy verme hakkımız yok, ama bu seçimlerin sonuçları bizim de geleceğimizi etkileyecek. Eğer Bush kazanırsa, ABD ile Avrupa arasındaki açığın büyüyeceğini varsayabiliriz. Dahası, Bush ekibindeki bazı şahinlerin ısrarla savunduğu "İran'ı vurma" senaryosu da hayata geçirilebilir ve bu durumda Türkiye yanıbaşında ikinci bir savaş bulabilir. Aslında İran'ı vurma senaryosunda işgal değil, sadece nükleer tesislere yönelik bir saldırı öngörülüyor, ama bunun yaratacağı istikrarsızlığın nereye varılacağı kestirilemez. Kerry kazanırsa, ABD ile Avrupalılar arasındaki buzlar daha kolay eriyecektir. Ancak Irak ve Ortadoğu politikasında büyük bir değişiklik beklenmiyor. Bakalım, 2 Kasım'da ne olacak. Bu başkanlık seçimi, 21. yüzyılda tarihin nasıl akacağını belirleyen önemli bir kilometre taşı olacak. Ve bu arada bir tahmin: Bence seçimi Bush kazanacak. Neden mi? Onu, eğer kazanırsa anlatırım...
All for Joomla All for Webmasters