Göze Çarpanlar
Kayda Değer ve Ezber Bozar Alıntılar
Kötülük hep dışardan mı gelir?
“Bizim kültürde 'kötülük' hep dışarıdan gelir: Benim çocuğum bir halt ettiyse, kötü arkadaşları onu yoldan çıkardığı için etmiştir. Zaten bildiğim dillerde, 'kendisi iyidir ama etrafı kötüdür' gibi bir deyimi hiç işitmemişimdir. Bize özgü bir şey, bu düşünce tarzı. Şimdi, 'Trabzon'da ne oluyor?' denince, gene benzer bir tepkiyle karşılaşıyorsunuz: bir olumsuzuk varsa dışarıdan gelenler yapıyor, Trabzon'u sevmeyenler de bunu kullanıyor vb. Bildiğimiz 'olan biten her şeyi bir komployla açıklama' alışkanlığı.”
Murat Belge, 1 Şubat 2007
Milliyetçilik nedir?
“Modern ulus devletlerin muharrik gücü ve arka-plan düşüncesi olarak milliyetçilik özünde politik bir ideolojidir. Bu ideolojinin merkezinde belli bir egemen gücün otoritesi altındaki nüfusu -halkı veya halkları- ‘ulus' olarak tasarlamak ve yaratmak düşüncesi yatar. Milliyetçiliğin karakteristik vasfı, türdeş bir kolektif kimlik olarak tasavvur ettiği ‘ulus'u tek bir merkezî siyasî güç altında toplama (ulus temelli bir devlet kurma) ve bunu her ne pahasına olursa olsun koruma iradesidir. Bu da bir yandan dışa dönük olarak ‘ulus'u başka egemenlerin uyrukları olan halklardan -başka ‘ulus'lardan- büsbütün farklı olarak tanımlamayı, öbür yandan da içe dönük olarak nüfusun içindeki farklılıkları reddetmeyi ve törpülemeyi gerektirir.
Bunun için amaca uygun bir tarih üretilir veya tarih yeniden yazılır, bu çerçevede geçmişe dönük olarak -başta, ‘kuruluş miti' veya ‘kurucu miti' olmak üzere- birçok efsane uydurulur veya keşfedilir, ulusal semboller yaratılır ve yaygınlaştırılır, genellikle çoğunluk dili resmîleştirilir ve standardize edilir. Bunların hepsi bir tür resmî ideoloji oluşturur. Bazı örneklerde bu ideoloji tebaanın kendisini emsalsiz bir kültürel-politik antite olarak görmesini sağlamanın ötesinde, onların hayata dair temel görüşlerini de belirlemeye dönük ahlakî-felsefî unsurlar da içerir. Milliyetçiliğin bu anlamda dinsel bir yanı da vardır. Esasen milliyetçilik din meselesine tamamen kayıtsız kalamaz; nitekim ulus devletler yer yer dinleri de millîleştirmeye çalışmaktadırlar.
Bütün bu faaliyetlerde ulus devlet mümkün olan her türlü araçtan yararlanır. Bunların başlıcaları resmî eğitim sistemi, genel ve zorunlu askerlik, kültürün devletleştirilmesi ve kitle iletişim araçlarının kontrol edilmesidir. Mamafih, bunlar her zaman ‘ikna'ya dayanan ‘ideolojik-hegemonya' araçlarından ibaret de değildir. Ulus devlet ‘ihtiyaç duyduğu'nda kendi tekelinde olan cebir aygıtını da kullanmaktan çekinmez. Nitekim, kimlik taleplerine veya resmî ideolojiye ‘meydan okunması' durumlarına bazen bu şekilde mukabele edilmektedir.”
Mustafa Erdoğan, 10 Ocak 2007
‘Sorun Müslümanlıkta değil, özgürlük eksikliğinde'
“Evet bu ülkede 'irticacı' kategorisine yakın düşen insanlar, guruplar ve örnekler yok değil. Böyle amaçları olanlar da. Ama unutmamak gerekir ki bu kategorideki insanların varlıklarınınn 'kaygı' verici oluşları onların Müslüman oluşlarından değil, onların özgürlük ve demokrasi kavramlarından nasiplerini almamış ataerkil bir zihniyete sahip oluşlarından geliyor.”
Erol Katırcıoğlu, 30 Eylül 2006
‘Ümmetçilik Şeriatçılık ve Kapitalizm' ekseni
“... Ülkenin birliği, milletin tekliği ve tam bağımsızlık; Atatürk milliyetçiliği budur. Bu ilkenin karşıtı ise ümmetçilik, şeriat taraftarlığı, emperyalizm ve evrensel kapitalizmdir.” Hele bugün, fertlerin dinden esinlenen duygu ve düşüncelerinin siyasete yansımasını normal bir durum, sosyolojik bir olgu olarak gören bir zihniyetin de etkisiyle laiklik karşıtlarının güç kazandığını ve laikliğin yavaş yavaş yıpratıldığını görmenin bizleri düşündürmesi gerektiği kanaatindeyim.”
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu, 30 Eylül 2006
Mustafa Kemal'i anlamanın kuralları
İpek Çalışlar'ın ‘Latife' başlıklı biyografik romanında Topal Osman'ın adamları geldiğinde Mustafa Kemal'in kadın elbisesi giyerek kaçtığı söyleniyor. Tabii bu bilgi bizzat Latife Hanım'ın hatıratından çıkmakta... Ama devletimiz bunu da kabul edemiyor, çünkü Mustafa Kemal böyle bir şey yapmış olamaz. Yani gerçekte ne yaptığından hareketle Mustafa Kemal'i anlamaya çalışmıyoruz, hayalimizdeki Mustafa Kemal'den hareketle gerçekliğin ne olduğunu kurguluyor, bir de bunun aksini söyleyeni cezalandırmak istiyoruz.
Etyen Mahçupyan, 3 Eylül 2006
"Laiklik İslam'a uygun"
"İslam dininin muhatabı devlet değil, insandır. İslam insanı olur ama İslam devleti olmaz. Bunlara özellikle parti toplantılarında sürekli söylüyorum. Aslında laiklik herhangi bir dine veya mezhebe inanan birinin en büyük teminatıdır. Yani siz bir dine inanıyorsunuz, bir başkası "siz niye o dine, mezhebe inanıyorsunuz?" diyemez. Ama laiklik olmasa diyebilir."
AK Parti'li Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 2 Ağustos 2006
'1920'ler Türkiyesi tekrarlanamaz'
“ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi ve Savunma Bakan Yardımcısı Eric Edelman, Atatürk'ün 1920'lerin Türkiye'sinde “liberal olmayan” yöntemler kullanarak ülkeyi modernize ettiğini, ancak o yıllarda geçerli olabilecek bu yöntemlerin bugün modern dünya tarafından Irak'ta kabul edilmesinin kendi görüşüne göre mümkün olmadığını söyledi. Edelman, “her ülke kendi yolunu kendisi bulmalı” dedi.”
ABD Büyükelçisi Eric Edelman'ın sözünü aktaran gazete haberi, 20 Haziran 2006
‘Laikçi cephe bizi Kuzey Kore yapmak istiyor'
"... AB sürecinde getirdiği olumlu değişikliklerden ötürü toplumun bir kesimi AKP'yi içine sindiremedi. 'Kızılelma koalisyonu, ulusalcılar' denilen AB karşıtları, AKP'nin ayağının sürçmesi için fırsat bekliyordu. AKP bu laikçi cephenin eline 'laikliğin tarifini yeniden yapalım', 'türbana Danıştay değil, ulema karar versin' diyerek malzeme vermeye devam ettikçe, Türkiye'deki istikrarsız ortam büyüyor şimdi. Laikçilerin istediği buydu. AB karşıtları AKP'nin tartışmayı din temalarına sürüklemesinden, İslam'ı vurgulamasından çok memnunlar. Çünkü onların Türkiye'ye biçtikleri bir gelecek yok. Onlar sadece Batı'ya kapalı otoriter bir rejim istiyorlar. Türkiye, Kuzey Kore olsun istiyorlar. AB dışındaki ittifaklarla burayı Kuzey Kore'ye çevirmek istiyorlar."
Geçmişte AB Genel Müdürlüğü de yapan eski Brüksel Büyükelçisi emekli diplomat Temel İskit, 5 Haziran 2006
'İslam barışçı bir din'
“Başka insanlar için bazı kelimelerin ne anlama geldiğini bilmek zorundayız. Bazen ben de verdiğim mesajlarla istemediğim yanlış sinyaller gönderiyorum. Aslında öyle yapmak istemiyorum ama, Müslüman dünyasında tepkilere neden oluyor. Diğer taraftan da, gerçek İslam'ın ne olduğunu bilmek, bana büyük rahatlık veriyor. İslam barışçı bir din. Bu dine bağlı insanlar, diğer insanların haklarına saygı gösteriyor. Büyük dinlerin ortak değerleri var. Biz, aşırı İslamcıların bu büyük dinin doğasını bozmasına izin veremeyiz. ABD, Batı ve Müslüman dünyasının birlikte yapacağı çok iş var.”
George W. Bush, 28 Ocak 2007
'Laiklik, Türkiye'de neredeyse din gibi'
Avrupalılar, "Türkiye'de başörtüsüne niçin karşısınız?" sorusunu sık sık yöneltiyor. Biz de 'laiklik' diyoruz. Laiklik, Türkiye'de neredeyse din gibi. Demokratik haklar açısından bakıldığında, insan görünüşüyle yargılanmamalı... Türkiye'nin radikal İslâm'a kayacağına asla inanmıyorum. Çünkü Türkiye'de, bunun önüne geçecek ciddi bir mütedeyyin kitle vardır ve dindarlıkla 'radikal İslâm'ı karıştırmamak gerekmektedir.
TÜSİAD Tanıtım Komisyonu Başkanı Ümit Boyner, 7 Mayıs 2005
'Devleti aşan laiklik totaliter düzen üretir'
“Hassas eşik şurası: Laiklik prensibini devlete has bir nitelik olmaktan çıkartıp, bireylerin sahip olması gereken bir özellik olarak tanımlarsanız, ortaya totaliter bir ideoloji, totaliter bir devlet düzeni çıkar. Laikliğin yaşayabilmesi için şu konuda ittifak gerekir: “Ben laik olamam, bireysel hayatımda dinî inançlarımı ve maddî hayatımı birbirinden ayırmak zorunda değilim. Ama, dinî inançlarımın gereklerini özgürce yerine getirebilmek için laik bir devletin çatısı altında yaşamak istiyorum.”
Mümtaz'er Türköne, 7 Mayıs 2006
‘Kemalist ideoloji AB yolunu tıkıyor'
"Türk Devleti'nin temel felsefesi, Kemalizm'dir. Bu ideoloji, Türkiye Devleti'nin bölünmez bütünlüğünün bozulmasına yönelik korku yaratıyor. Aşırı Türk milliyetçiliği körüklüyor. Askerin gücünü artırıyor ve dine karşı esnek olmayan bir tavır yaratıyor. Sonuç olarak bütün bu oluşan unsurları yaratan Kemalizm ideolojisi, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılma yolunu kapatıyor."
AP Türkiye Raportörü Arie Oostlander,17 Mart 2004
Türkiye bazı Avrupa ülkelerinden daha fazla laik
“Türkiye, birçok AB üyesi ülkeden daha az dindardır. Çünkü bu ülkelerin anayasaları Hıristiyan prensiplere dayanır.”
Çek siyasetçi Vaclav Klaus, 16 Nisan 2006
‘Hz. Muhammed karikatürlerini kınıyoruz'
''Geçtiğimiz hafta bir Danimarka gazetesinde, bugünlerde ise neredeyse tüm Avrupa basınında yer alan karikatürü, çizeri ve yayıncısıyla kınıyor, olayı ve gelişmeleri büyük bir üzüntü ve endişeyle izliyoruz... Demokrasinin insanlara sağlamakta olduğu fikir ve ifade özgürlüğünün hiçbir zaman kısıtlanmasını istemeyen ve daima destekleyen bizler, bu demokratik özgürlüğün kimseye, dinlere, peygamberlere, kutsal kitap ve değerlere sataşma hakkını vermediği görüşündeyiz."
Türkiye Hahambaşısı Rav İsak Haleva ve Türk Musevi Cemaati Başkanı Silvyo Ovadya, 3 Şubat 2006
‘Büyük Ortadoğu Projesi ilkelerimize uygun'
"Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye'nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek... Eğer Türkiye'de özgürlük ve demokrasi olmasaydı biz de şu anda iktidar olamazdık. Bunların kıymetini hepimiz bilelim; ona göre davranalım"
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 14 Mart 2006
‘Çatışma, medeniyetler arasında değil'
"Eğer bir kültürler çatışması olacaksa, bu büyük dinler arasında çatışma olamayacak - çünkü bunlar birbirleri ile birarada yaşamayı bilmişlerdir. Eğer bir çatışma olacaksa, bu, insanın Tanrı'dan radikal biçimde bağımsızlaştırılması ile büyük tarihsel dinler arasında yaşanacaktır."
Papa XVI. Benedict [henüz Kardinal Ratzinger olduğu sırada], 1 Nisan 2005