Teröre Lanet
[30 Temmuz 2008 tarihli Star gazetesinde yayınlandı]
Güngören'deki terör saldırısı üzerine bu vahşeti lanetlemekten başka ne denebilir ki... Dördü çocuk 17 masum insanımızı kaybettik. 154 yaralı var. Ölenlerin aileleri ve yakınları hiç sönmeyecek bir acıya boğulmuş durumda. Hepsine başsağlığı, kayıplarımıza ise Allah'tan rahmet diliyorum. Bu korkunç olayın söz konusu “insani” boyutu, hem en derin hem de üzerinde konuşması en zor olanı.
Bu korkunç olayın bir de failleri var. Kim oldukları henüz belli değil; ama her kim iseler “insan” olmanın onurundan çok uzak, merhametten ve vicdandan yoksun, göz kırpmaksızın çocuk ve hatta bebek öldürebilen caniler oldukları ortada. Eğer ne kadar fanatik olursa olsun bir “siyasi dava”nın onurlu askerleri olsalardı, o zaman sadece askeri hedeflerle hesaplaşırlardı. Ama sivillere saldırıyor, dahası onlara olabildiğince çok zarar vermeyi amaçlayan “tuzak”lar kuruyorlar. O bombaların küçücük çocukların bedenlerini parçalayacağını biliyor, bunu isteyerek yapıyorlar.
Peki bu katiller kim? Henüz somut bir kanıt elde edilmediği için bir hüküm vermek mümkün değil. Baştan beridir bunun bir PKK eylemi olduğu kanısı yaygın, bana da en mantıklı gelen açıklama bu. Bu örgütün mensuplarının geçmişte de bu gibi “sivil katliamları”na giriştiğini biliyoruz. Gerçi PKK sözcüleri “bunun bizle ilgisi yok” dedi, ama bu açıklama gerçeği yansıtmıyor olabilir. Terör örgütü, bazı yorumcuların işaret ettiği gibi, alttan alta bir “Türk-Kürt çatışması” körüklemek istiyor olabilir. Yahut PKK içindeki ayrı ve daha radikal bir grup bu işi gerçekleştirmiş olabilir.
Bazı yorumcular saldırının arkasında Ergenekon ve benzeri “derin devlet” güçlerini görme eğiliminde. Ben eldeki verilere baktığımda bu yorumları ikna edici bulmuyorum. Dahası, bu gibi yorumları üretmek için Türkiye'de hep kullanılan, “bu işten kim çıkar sağladı”, “tam da bu zamanda niye bu saldırı gerçekleşti” gibi soruların, sanıldığından daha az açıklayıcı olduğunu düşünüyorum. Dikkat ederseniz, bu sorulara herkes kendi siyasi meşrebince cevap veriyor, olayları kendi politik perspektifine oturtuyor. Eğer “ulusalcı” iseniz “dış güçleri”, “laikçi” iseniz “İslamcıları”, sol/liberal kanatta iseniz “derin devleti” sanık sandalyesine yerleştiriyor, buna göre de eylemi bir mantığa bağlıyorsunuz. Oysa terör örgütlerinin, bizim “normal” siyasi analizlerimize uymayan iç mantıkları ve gerekçeleri var. Bu yüzden terör eylemlerini yorumlarken, kendi ideolojik şablonlarımıza dayalı kestirme sonuçlara varmak yerine, her ihtimali değerlendirmek ve öncelikle somut delilleri beklemek gerek.
Ve elbette terörü, şu veya bu kaynaktan geldiği için değil, sadece terör olduğu için lanetlemek gerek. Sivil insanlara yönelik her türlü saldırıya, hangi “haklı” dava için olursa olsun, koşulsuz karşı çıkmamız şart. PKK'nın saldırılarına lanet okuduğumuz gibi rahip veya misyoner cinayetlerine de tepki göstermeli, veya İsrail'in sivil yerleşim bölgelerine attığı bombaları protesto ettiğimiz gibi, İsrailli sivilleri hedef alan Hamas veya İslami Cihad'ın tedhişini de kınamalıyız.
Dahası, terör karşısında kendi iç siyasi çekişmelerimizi bir kenara bırakıp ortak bir tavır sergilemeliyiz. Bu açıdan CHP lideri Deniz Baykal'ın terör karşısında İspanya'daki gibi bir “milli tepki” gösterme yönündeki çağrısını doğru buluyor ve destekliyorum. Her şey bir yana, terör öteki yana. Hiç bir şey, küçücük çocukların masum bedenlerinden daha kıymetli değil.