Çok saygıdeğer ve sevgili Ali Bulaç ağabey, 28 Mart tarihli "Darwincilerden tık yok!" başlıklı yazınız için sizi tebrik etmek, ancak izninizle bir de şerh düşmek isterim. Sözünü ettiğiniz "tasarımcı teori", canlıların Darwinizm'de ileri sürüldüğü gibi tesadüflerle ortaya çıkmadığını, "tasarlandıklarını" savunur. Siz "Allah, zeka sahibi insan gibi tasarlamaz; ilmi, iradesi ve kudretiyle halk eder" demişsiniz. Çok haklısınız. Ancak bunun üzerine iki hususu belirtmem lazım. Birincisi, söz konusu teoride geçen "tasarım" kelimesinin, aslında beşeri bir "tasarlama süreci"ni kastetmediği. Burada biraz modern Türkçenin yetersizliğinden kaynaklanan bir problem var. İngilizce aslı "design" olan kelime aslında "tesadüf" kavramının zıddı olarak kullanılıyor ve "maksatlılık" ifade ediyor. Yani bu teoriyi savunanlar, "Canlılık tesadüfen ortaya çıkmamıştır, belirli bir maksatla var edilmiştir." diyorlar. İkinci nokta ise, bunun dinî bir açıklama değil, bilimsel bir teori oluşu. Tabiata bilim yoluyla baktığımızda, Darwincilerin ve diğer materyalistlerin iddiasının aksine büyük bir düzenlilik, planlılık ve bilgiyle karşılaşıyoruz. "Tasarım teorisi" bu gerçeği yine sadece bilimin sınırları ve terminolojisi içinde kalarak inceliyor. Tabiatı var etmiş olan Zat'ı, yani Allah'ı ve O'nun sıfatlarını ise, bilim gibi beşeri bir yolla değil, vahiy yoluyla tanıyoruz. Bir insan eğer beşeri bir bilgiden yola çıkarak Allah'ın sıfatlarını tarif etmeye kalkarsa, kuşkusuz büyük bir hataya düşer. Yazınızda işaret ettiğiniz tehlikeye bu açıdan katılıyorum. Ancak tasarım teorisinde böyle bir yaklaşım yok. Aslında bu teoriyle yapılan şey, Allah'ın Halik (Yaratan) ve Musavvir (Tasvir Eden) gibi sıfatlarının tecellilerinin, bilim yoluyla müşahede edilmesi. Kuşkusuz vahiy mutlak doğrudur; bilim gibi beşeri bilgi kaynakları ise eksik, kusurlu ve değişkendir. Bunu tasdik ettikten sonra, vahyin mesajını doğrulayıcı bilimsel veri ve teorilerin dile getirilmesi sanırım mahzurlu olmaz; aksine belki "tahkiki iman"a destek olabilir. Nitekim günümüzde "kainat yaratılmıştır" hakikatini desteklemek için fizikteki "Büyük Patlama" teorisini, yahut kader gerçeğini izah etmek için "Zamanın İzafiyeti" teorisini kullanan Müslüman (veya Ehli Kitap) yorumcular var. Aynı şekilde, bir sosyal bilimci, toplumların yükseliş ve çöküşünün ahlakla ilişkisini ortaya koyan bir teori geliştirebilir. O sosyal teorinin seküler bir ismi ve terminolojisi olacaktır, ama ifade ettiği hakikat vahye uygun düşecektir. Kanımca, "tasarım teorisi" de böyledir. Saygı ve sevgilerimle." Mustafa Akyol
Akıllı Tasarım Teorisine Yönelik Bir Eleştiri ve Cevap
Türkiye'nin en birikimli ve vasıflı Müslüman entelektüelerinden biri olan Sayın Ali Bulaç, 28 Mart 2007 tarihli “Darwincilerden Tık Yok!” başlıklı yazısında Darwinizm'in yanısıra Akıllı Tasarım teorisine de eleştiri getirmişti. “Allah, zeka sahibi insan gibi tasarlamaz; ilmi, iradesi ve kudretiyle halkeder ve bu yaratma "Kün" emriyle vuku bulup devam eder” demiş, “insana ait bir sıfatla Allah nitelendirilemez” diye de eklemişti.
Ali Bulaç'ın "Akıllı Tasarım" başlıklı bugünkü köşesinde ise, benim kendisine yolladığım bir okur mektubu yayınlandı. İlgi ve nezaketine çok teşekkür ediyor, mektubun metnini aşağıya ekliyorum: