Türkçe Yazılar

27 Mayısçı Zorbaların ‘Demokratik' Anayasası

“Askeri darbe” kavramı, reel bir ihtimal olmasa da, gündemi meşgul eden bir söylem olarak yeniden ortalıklarda geziyor. Bu kavramı yerli yerine oturtabilmek için, “tüm darbelerin anası” olan 27 Mayıs'ı mutlaka hatırlamak gerekir. Hatırlamayanlar için ne olduğunu söyleyeyim: 27 Mayıs, bir grup üniformalı zorbanın halkın oylarıyla iktidara gelmiş Demokrat Parti hükümetini devirmesi, ülkenin meşru başbakanını ve iki bakanını düzmece bir mahkemeyle suçsuz yere idam etmesi olayıdır. 1960 yılındaki bu “iktidar gaspı”nın ardından 1961 yılında yapılan Anayasa, bir sonraki askeri darbeye kadar yürürlükte kalmıştır. 27 Mayıs'a taraftar olanlar, 61 Anayasası'nın ne kadar özgürlükçü ve demokrat olduğundan söz eder dururlar. “Evet, Tehlikenin Farkındayız” başlıklı yazımı yorumlayan bir okur da aynı argümanı öne sürmüş. Söz konusu Anayasa'nın toplumsal alanda bazı özgürlükler getirdiği doğrudur. Ancak bunu yaparken siyasi iktidarın halkın temsilcilerinde değil “devlet”te kalması için her türlü önlemi almış, yani demokrasiyi sistematik olarak sabote etmiştir. Siyaset bilimci Mümtaz'er Türköne, bugünkü Zaman'daki "Yeni Cumhurbaşkanı ile Demokrasi Kemâle Ulaşır mı?" başlıklı yazısında 27 Mayısçıların Anayasası'nın bu özelliğini iyi özetlemiş. Hala “Hürriyet ve Anayasa Bayramı”nı kutlama havasında olanlara hatırlatmak gerek:
Parlamenter sistem iki başlı icrayı kaldırmaz. İcra ile yasamanın bir bütün teşkil etmesi, yani parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran partiye ait olması, sistemin işlemesi için zaruridir. Halkına güvenmeyen sistemler, tedbir olarak iki çare düşünürler. Parlamento, senato ve meclis olarak ikiye ayrılarak birbirini denetleyecek. İkinci olarak icra, cumhurbaşkanı ile yetkilerini paylaşacak. 10 yıllık Demokrat Parti iktidarından sonra, 61 Anayasası ile siyasal sistemi şekillendiren 27 Mayıs Cuntası, halkın oyuyla yasama ve yürütme organını oluşturan gücü, yani iktidara gelen siyasî partiyi dengelemek ve frenlemenin ötesinde iş yapamaz hale getirmek için dünyada cari olan bütün araçları seferber etmiştir. Yasama organı ikiye bölünmüş, belirlenen kurallarla yasa yapma süreci içinden çıkılmaz hale gelmiştir. Üstelik senatoya, izahı mümkün olmayan bir garabetle cuntacılar "tabî üye" sıfatıyla katılmışlar, cumhurbaşkanına da aynı senatoya kontenjan senatörü unvanıyla üye atama yetkisi tanınmıştır. İcranın, yetki kanunu ile düzenleyici işlem yapmasına izin verilmemiştir. Ortaya çıkan sonuç tam olarak yönetilemeyen bir demokrasidir. Tablo o kadar aşırıya kaçmıştır ki, 12 Martçılar yönetimi bir ölçüde icraat yapabilir hale getirebilmek için Anayasa'da değişiklikler yapmak ve mesela hükümete Kanun Hükmünde Kararname çıkarmak yetkisi tanımak zorunda kalmıştır.
All for Joomla All for Webmasters