“Sizin gibilerin takiyyeci, yüzsüz ve iftiracı olduğunu biliyordum ama yalancılıkta, demagojide ve çarpıtmada bu kadar ileri gideceğinizi tahmin etmiyordum. Kendinizi özgürlükçü, gerçek demokrat göstermede epeyi başarılıymışsınız. Ancak ben şüphesiz sizin pis nöronlarınızdan geçen sinyalleri sizden iyi bilirim. Sizi Atatürk'ün ve bilimin ışığında öyle ezeceğiz ki çırpınmakta olduğunuz ininizde karanlığa gömüleceksiniz...”Enteresan, öyle değil mi? “Laikçilerin Faşizanlaşması Sürpriz Değil” başlıklı bir yazıya “sizi ezeceğiz” diye faşistçe bir tepki veren bir “laikçi”den daha traji-komik ne olabilir? İşin kötü yanı, üstteki hakaret ve tehditleri savuran okurun, kütlesi ve fanatizmi giderek büyüyen bir toplumsal kesimi temsil etmesi. “İlericilik”, “bilimin ışığı” gibi lafları kullanarak Kuzey Kore tipi bir rejim savunan, bu cinneti eleştiren herkese de öfkeyle köpüren bu kesimle ne yapacağız, bilemiyorum. “Fikirlerini korusunlar da bari biraz daha düzeyli olsunlar” diyeceğim, ama sanırım o tip bir fikirle öyle bir düzey arasında doğrusal bir bağlantı var. İşimiz, zor...
Sitenin Öteki Yüzünden İnciler
Malum, bu siteye gelen yorumlar yayınlanmadan önce kontrolden geçiyor. Bu, belirli bir düzeyi korumak ve özellikle de hakaretlerin önüne geçmek için belirlediğim bir ilke. Bu yüzden de siteye - ve dolayısıyla bana - arada bir gelen çirkin sataşmaları sizler görmüyorsunuz. Ben de pek önemsemeyip siliyorum.
Ama çirkinlikleri arada bir göstermekte fayda var. Çünkü bazıları çirkinliğinin yanında aynı zamanda hem traji-komik hem de ibretlik. “Laikçilerin Faşizanlaşması Sürpriz Değil" başlıklı yazımın sayfasına dün gelen şu yorum, mesela, tam da öyle: