Türkçe Yazılar

TESEV: Laiklik Tehdit Altında Değil

[22 Kasım 2006 tarihli Referans gazetesinde yayınlandı] Kısaca TESEV diye anılan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı, “Değişen Türkiye'de Din, Toplum ve Siyaset” başlıklı yeni kamuoyu araştırmasını açıkladı. Sabancı Üniversitesi'nden Profesör Ali Çarkoğlu ile Boğaziçi Üniversitesi'nden Profesör Binnaz Toprak'ın yönetiminde, ülke genelinde 1492 kişiyle yüzyüze görüşme yapılarak hazırlanan araştırma, Türkiye'nin hararetli tartışmalarının odak noktası olan konulara dair önemli veriler sunuyor. TESEV'in araştırması, Türkiye'deki “irtica” endişesinin çok da gerçekçi olmadığına işaret ediyor. Araştırmaya göre Türkiye'de dindarlık gerçekten de yükselişte; ama bir taraftan da liberalleşiyor ve modernize oluyor. Önce Müslüman Olmak Prof. Toprak ve Prof. Çarkoğlu 1999 yılında da yine TESEV'in desteğiyle benzer bir araştırma yapmışlardı. İki araştırmanın rakamları karşılaştırıldığında, Türkiye'de İslami kimliğin yükselişte olduğunu görmek mümkün. 1999'da kendini “önce Müslüman” görenler yüzde 36, “önce Türk” görenler ise yüzde 21 oranında çıkmıştı. Yeni araştırma ise kendini “önce Müslüman” görenlerin yüzde 45'e yükseldiğini, “önce Türk” görenlerin yüzde yüzde 19 oranında kaldığını gösteriyor. (Kendini “önce Kürt” görenlerin oranı ise şaşırtıcı derecede düşük: Hem 1999'da hem de 2006'da sadece yüzde 1. Kürt vatandaşların ezici çoğunluğu, kendini “önce Müslüman” kabul ediyor.) Ancak Müslüman kimliğinin yükselişi, siyasal İslamcılığın yükselmesi anlamına gelmiyor. Aksine bu eğilimde kayda değer bir düşüş var. “Dine dayalı siyasal partiler olmalı mı” sorusuna verilen “evet” cevabı 1999'da yüzde 41 iken şimdi yüzde 25'e düşmüş durumda. “Şeriata dayalı devlet” isteyenlerin oranı da yüzde 21'den yüzde 9'a inmiş. Toprak ve Çarkoğlu, bu düşüşte, siyasal İslamcılığı reddeden ve laikliği benimseyen AK Parti siyasetinin rol oynamış olabileceği kanısında. Türk Toplumu Teröre Karşı Araştırmanın bir diğer önemli sonucu, “İslamcı terör” denen olgunun Türk toplumunda onay görmediği. Araştırmaya katılanların yüzde 85'i, işgale karşı direnme amacıyla bile olsa sivilleri hedef alan saldırılara karşı çıkıyor. Filistinli militanların intihar saldırılarını destekleyenlerin oranı sadece yüzde 8. Bu yüzde 8 içinde hangi partilerin seçmenlerinin ağırlık taşıdığı da araştırılmış. MHP ve BBP seçmenleri, intihar saldırılarına destekte yüzde 14 ile önde gidiyor. AK Parti seçmenleri arasında bu oran yüzde 9. İşin ilginç yanı, aynı oranın CHP seçmenlerinde yüzde 11'e çıkması. Başörtüsü Efsaneleri TESEV araştırmasına göre toplumun yüzde 33'ü “irtica”nın yükseldiği ve laikliğin tehdit altında olduğu kanısında. (Bu kanıyı paylaşan toplum kesimleri arasında Aleviler açık farkla önde gidiyor.) Söz konusu tehdit algısının en büyük gerekçesi ise, yine TESEV araştırmasına göre başörtüsü. Kendini “laik” veya “solcu” olarak tanımlayanların yüzde 70'ten fazlası, toplumda başörtülü kadın sayısının giderek arttığını ve bunun da “irtica”nın sembolü olduğunu düşünüyor. Ancak TESEV araştırmasına göre başörtüsü takan kadın sayısı artmıyor, aksine azalıyor. “Başı açık”ların oranı 7 yıl içinde yüzde 27'den yüzde 36'ya çıkmış durumda. Çoğu kadın geleneksel (“ninelerimizin”) başörtüsünü takıyor. Daha sıkı sıkıya bağlanan “türban” oranı 1999'da yüzde 18 iken şimdi yüzde 11'e düşmüş durumda. Çarşaf ise tarihe karışma trendinde: Yüzde 3.4'ten 1.1'e düşmüş. Peki başlarını örtenlerin sayısı gerçekte azalırken pek çok “laik” vatandaş neden tam aksini düşünüyor? Prof. Toprak ve Prof. Çarkoğlu'na göre başı örtülü kadınların sayısı değil ama görünürlükleri artıyor. Daha öncesinde çoğunlukla evinde oturan muhafazakar kadınlar artık daha fazla toplum içine çıkıyor. Bu ise TESEV başkanı Can Paker'e göre “irtica” değil aksine “modernleşme.” Türkiye'de laik düzenin tehdit altında olmadığını vurgulayan Paker, “korkuya gerek yok” diyor, “sadece daha fazla demokrasiye ve özgürlüğe ihtiyacımız var.”
All for Joomla All for Webmasters