Belki de Anayasa'nın 24. maddesine bir ek yapmalıyız. Bu madde dinin siyasete alet edilmesini yasaklıyor. Belki ilaveten 'Cumhuriyet değerleri'nin de siyasete alet edilmesini yasaklamalı Türkiye.Berkan haklı. "Dinin siyasete alet edilmesi" şeklindeki klişe söylemle din özgürlüğünü savunmanın suç haline getirildiği Türkiye'de, "Cumhuriyet değerleri"nin veya Atatürk'ün "siyasete alet edilmesi"ne, hem de otoriterizmi meşrulaştırmak için kullanılmasına nedense hiç değinilmiyor. Oysa CHP'nin yaptığı tam da bu...
Baykal'ın 'Cumhuriyet'i İstismarı
CHP lideri Deniz Baykal'ın "Cumhuriyet, Milli Mücadele ile kazanıldı, sandıkta kaybedilmeyecek" şeklindeki zırvası - evet, bunu tanımlamak için "zırva"dan daha iyi bir kelime bulamıyorum - Türkiye'de siyasetin geldiği cinnet noktasını göstermesi açısından kayda değer.
Sayın Baykal'a ve CHP'lilere sormak gerek: "Sandıkta kaybetmek" ne demek? Bir sonraki seçimde halk, size değil, sizin hiç sevmediğiniz bir siyasi partiye oy verecek, sorun bu mu? Peki bu parti iktidara gelince Cumhuriyet'i kaldıracağını, rejimini değiştireceğini mi söylüyor? Hayır!.. Böyle bir şey mümkün mü? Yine hayır!..
O zaman hangi mantıkla, "sandığı", yani milli iradeyi rejim için tehlike olarak gösterebiliyorsunuz? Eğer milli iradeyi tehlike olarak görüyorsanız, sizin özlem duyduğunuz rejimin adı demokrasi değil de otoriterizm (hatta faşizm) olmaz mı?
Bu sorunun samimi cevabının "evet" olmasını beklemek mümkün, çünkü zaten Baykal'ın "demokrasi" tanımı çok garip: "Demokrasiyi Cumhuriyet doğurdu, demokrasinin görevi şimdi Cumhuriyet'i yaşatmak" demiş. Oysa demokrasinin görevi, ülkenin milli iradeye göre yönetilmesini sağlamaktır. Baykal'ın ve CHP elitinin "Cumhuriyet"ten ne anladığını ise zaten biliyoruz: Eşlerinin başları örtülü olmayan, balolarda dans etmeyi iyi beceren "alafranga" erkekler topluluğu ve onların "yaşam biçimi." Bu durumda Baykal'ın sözünü "demokrasinin görevi Kemalist seçkinleri korumaktır" diye tercüme etmek lazım...
Madem durum bu, Sayın Baykal'a bir öneri: Bu nev-i şahsına münhasır "demokrasi"yi daha da bir tahkim etmek için, "sandık" denen tehlikeyi ortadan kaldıralım. Veya en azından, 1940'larda olduğu gibi, "açık oy, gizli sayım" ilkesini getirelim. Kendilerini de "Milli Şef" ilan edelim. Beğenmediği "sandık" sonuçlarını iptal etme, hoşuna gitmeyen partileri yasaklama yetkisi olsun. Türkiye de Kuzey Kore'nin light bir versiyonu olarak dünyada hak ettiği yeri alsın...
İsmet Berkan bugünkü sütununda Baykal'ı aynı konuda iyi eleştirmiş ve şöyle demiş: