Avrupa toplumlarında burjuva sınıfının ve kapitalizmin gelişmesini Protestan mezhebine, özellikle de Kalvenciliğe bağlamak din propagandası yapmaktan başka bir şey değildir. Max Weber'in iddialarına karşın, burjuva sınıfının ortaya çıkışı ve kapitalizmin gelişmesi maddenin diyalektiğiyle ilgilidir. Uhrevi değil dünyevi bir olgu söz konusudur.İnce'nin yazısı klasik Marksist yaklaşımın ezbere tekrarından ibaret. Bir de bunun üzerine Kayseri'deki girişimci ruhun kökenini "paganizme" (putperestliğe) uzandırmak gibi yüzeysel ve yanlış bir yorum da yapmış. Bunları geçiyorum. Önemli olan, İnce gibi koyu bir materyalistin "İslami kapitalizm" kavramını "din propagandası" olarak görüp buna karşı çıkması. Aynı tartışmayı bazı dindarların "dini sulandırma planı" olarak algılaması, ilginç bir çelişki. Bu noktada haklı olanın Özdemir İnce olduğunu teslim etmek gerek.
'İslami Kalvinizm' Tartışmasında Görülmeyen Nokta
Son haftalarda "Kapitalizm İslam'a uyar mı" veya "Kayseri'deki ekonomik gelişme, İslami Kalvinizm midir" gibi sorularla gündeme gelen tartışma, Türkiye'deki İslami kesimin bir kısmında yanlış anlaşıldı. Bazı Müslüman aydınlar bunu "İslam'ın sulandırılması" olarak görüyorlar. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesinde Kalvinist Hıristiyanlığın rol oynadığı savunmuş olan sosyolog Max Weber'i ise, bu sinsi projenin fikir babası olarak algılıyorlar. Weber, bu algılayışa göre, din açısından bir tür "kötü adam."
Oysa aslında Weber, sosyal bilimlere dinin önemini kabul ettirmiş bir sosyolog olarak bilinir. Çünkü, dinin maddi unsurlar tarafından üretildiğini savunan materyalist yaklaşımın (örneğin Marksizm'in) tam aksine, Weber maddi unsurların din tarafından üretilebildiğini savunmuştur. Yani Weber'in teorisinde, din belirlenen değil, belirleyicidir.
Tutkulu bir materyalist ve koyu bir sekülerist olan Hürriyet gazetesi yazarı Özdemir İnce, meselenin bu yönünü doğru yakalamış. Köşesinde şöyle yazıyor: