"O, size Kitapta: 'Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz' diye indirdi." (Nisa Suresi, 140)Ve karikatürleri protesto eden Müslümanlar öfke ile dolular, ama Kuran Müslümanları "onlar... öfkelerini yenenler ve insanlardan bağışlama ile vaz geçenlerdir" diye tarif ediyor. (Ali İmran Suresi, 134) Dolayısıyla sokaklardaki öfke gerçekte teolojik mantıklarla harekete geçirilen bir cevap değil, daha çok kendi inanç ve kimliklerine hakaret edildiğini düşünen insanların duygusal bir taşkınlığı. Bir tür milliyetçi tepki; ancak burada "millet", Müslüman ümmeti. (Eğer öyle olmasaydı, tepki milliyetçi değil de tümüyle dini karakterli olsaydı, protestocuların Hz. İsa ve Hz. Musa ile alay eden karikatürlere de tepki göstermeleri gerekirdi. Çünkü Kuran'da bu kutsal insanların hiç biri arasında ayrım yapılmaz.) Tüm bunların anlamı ise, tanık olduğumuz "İslami öfke"ye karşı İslami bir eleştiri getirilebileceğidir. Müslüman lider ve entellektüellerin bunu bir an önce getirmeleri gerekiyor. Verilecek mesaj ise, "Allah'la ilgili meseleleri bu kadar ciddiye almalayım" şeklinde değil, "Allah'ı yüceltmenin yolu bu değildir" şeklinde olmalı. Tüm bu karikatür karmaşasında dikkat çekici olan bir diğer nokta ise, kıta Avrupası'nın ultra-seküler ülkeleri ile dine daha yakın olan Anglo-Saksonlar arasındaki tutum farkı. Dikkat edilirse karikatürlerin yayınlandığı ve bazı durumlarda resmen destek gördükleri ülkeler, aynı zamanda yaygın bir ateizm ve din karşıtlığı ile tanınan ülkeler. Buna karşılık hem dindar ABD hem de pek dindar olmasa da dine karşı saygılı olan İngiltere, karikatürleri eleştirdi. Aynı şekilde, Papa XVI. Benedict, Ekümenik Ortodoks Patriği Bartholomeov ve daha pek çok gayrımüslim din adamı, karikatürleri Müslümanların dini duygularını incittikleri için kınadılar. Dindarlar, birbirlerinin kutsallarına saygı göstermeyi biliyorlar. Sorunu üreten, "haçlı" değil, haçsız Avrupa... Dolayısıyla, eğer yaşadığmız olay gerçekten bir "medeniyetler çatışması" ise, sorumluluk her iki taraftaki aşırıların üzerinde: Bunlar, "evet, Tanrı ile alay etmeye hakkımız var" diye ısrar edenler ve, "sizi bunun için öldüreceğiz" diye tehdit savuranlar. Geride kalanlar, birbirleri ile anlaşabilirler.
Karikatürler Üzerinden Medeniyetler Çatışması Mı?
[İngilizce orjinali Amerikan National Review dergisinde yayınlandı]
Bir Müslüman olarak, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların Hz. Muhammed'i alaya alan Avrupalı karikatürlere karşı hissettikleri tepkiyi anlayabiliyorum. Allah'a, onun vahyine ve peygamberlerine karşı derin bir saygı, İslam'ın temel vasıflarından biridir. Müslüman kültüründe Allah hakkında şaka yapılmaz; hem O'nu hem de dinini son derece ciddiye alırız. Ve onları alaya alanlara buğz ederiz.
Ama bu hassasiyet, şu günlerde İslam dünyasının dört bir yanında gördüğümüz şiddet dolu, medeniyetsiz öfkeyi haklı çıkarmıyor. Bu öfke, pek çok suçsuz gayrımüslimi korkuttuğu ve incittiği gibi, İslam'a da herhangi bir karikatürün veremeyeceği kadar zarar veriyor.
Dahası, gösterilen bu reaksiyon, Kuran'ın Müslümanlara alay karşısında yapmalarını öğütlediği şey değil. İlk Müslümanlar da putperestler tarafından sıkça alaya alınırlardı ve buna karşı Kuran onlara medeni bir kınama yöntemi emretmişti: