Kitap [Pandalar ve İnsanlar] bütün canlı türlerinin bir seferde yaratıldığını, örneğin kuşların aynı bugünkü gibi kanatlı ve tüylü vaziyette dünyaya geldiğini iddia ediyor. Oysa kuşların etobur dinozorlardan türediğini gösteren fosiller mevcut. Memelilerle balıkların ve kuşların milyonlarca yıllık süreç içindeki evrimini kanıtlayan fosilleri kesinlikle görmezden geliyor ve balinaların kara memelilerinden türediğini gösteren kanıtların da bulunmadığını ileri sürüyor.Karasu'nun özellikle de kuşların kökeni hakkındaki Darwinist argüman tarafından ikna edildiğini, "[Pandalar ve İnsanlar kitabında] ilk kuşların kanat ve tüyleriyle birlikte yaratıldığına varıncaya kadar yığınla yanıltıcı bilgi var" şeklindeki cümlesinden de anlıyoruz... Peki acaba o bilgi gerçekten de yanıltıcı mı?... Kuşların Kökeni ve İlk Kuş Üstteki soruyu cevaplamak için yeryüzünde ortaya çıkmış bilinen en eski kuşa bakmak gerek elbette. Bu kuşun ismi, Archaeopteryx. Peki bu kuş, "kanat ve tüyleriyle birlikte" mi var olmuş? Elbette!... Archaeopteryx'in 150 milyon yıllık fosilleri, bizlere canlının günümüz kuşlarından farksız bir kanat ve tüy yapısına sahip olduğunu gösteriyor. Archaeopteryx 19. yüzyılda ilk bulunduğunda kanatlarındaki pençe benzeri tırnaklar nedeniyle Darwinistler tarafından "ilkel kuş" veya "yarı sürüngen" ilan edilmişti, oysa türün keşfedilen yeni fosilleri ve bunlar üzerinde yapılan detaylı araştırmalar, canlının günümüz kuşları gibi asimetrik tüylere, onlar gibi uçuşa uygun içi boş kemiklere, aerodinamik bir kanat yapısına sahip olduğunu gösterdi. (Üstteki rekontrüksiyon resimde görüldüğü gibi.) Bu nedenle ornitoloji (kuşbilimi) konusunda dünyanın önde gelen otoritelerinden biri olan Kansas Üniversitesi profesörü Alan Feduccia, Archaeopteryx'in "ilkel kuş" olduğu yönündeki tezlerin geçerliliğini yitirdiğini 1999 basımı The Origin and Evolution of Birds (Kuşların Kökeni ve Evrimi) adlı kitabında belirtir. Feduccia, sadece Archaeopteryx hakkındaki efsaneleri değil, Sayın Karasu'nun çok ikna olduğu "kuşlar dinozorlardan evrimleşti" hikayesini de reddetmektedir. Bu konuda geçtiğimiz haftalarda yaptığı önemli açıklama, Science Daily sitesinde, "Scientists Say No Evidence Exists That Therapod Dinosaurs Evolved Into Birds" (Bilim Adamları Therapod Dinozorların Kuşlara Evrildiğini Gösteren Hiç Bir Kanıt Olmadığını Söylüyor) başlığıyla yayınlanmıştı. "Kuşların evrimi"ne inanan herkese, bu kaynağı incelemeyi şiddetle öneririm. Atalarından Yaşlı Kuşlar? Zaten "kuşların etobur dinozorlardan türediği" iddiası, kendi içinde çok büyük bir çelişki barındırıyor: Bilinen en eski kuş olan Archaeopteryx, 150 milyon yıl yaşında. "Kuşların atası" olarak ileri sürülen dinozor fosillerinin yaşı ise, 130 milyon yıl öncesinden geriye gitmiyor! Yani kuşlar, "ataları" olarak gösterilen dinozorlardan daha eskiler... Peki Darwinistler böyle bir saçmalığı nasıl savunuyor? Bunu savunmak için bir "yöntem" kullanıyorlar da, o sayede. İsmi "Cladistics". Bu tartışmalı yöntemi savunanlar, bulunan fosillerin yaşlarının gözardı edilmesi, sadece eldeki fosillerin karakteristik özelliklerinin birbiri ile karşılaştırılması ve bu karşılaştırma sonucunda ortaya çıkan benzerliklere göre evrimsel soy ağaçları kurulması gerektiğine inanıyor. Bu görüşü savunan Darwinist bir sitede, fosil yaşı Archaeopteryx'ten çok daha genç olan Velociraptor'un Archaeopteryx'in atası sayılmasının neden "mantıklı" olduğu şöyle açıklanıyor:
Şimdi şunu sorabiliriz: Velociraptor nasıl olur da Archaeopteryx'in atası olabilir, ondan sonra gelmiş olmasına rağmen? Çünkü fosil kayıtlarındaki boşluklardan dolayı, fosiller her zaman "tam vaktinde" ortaya çıkmazlar. Örneğin Geç Kratase devrine ait, Madagaskar'da bulunmuş Rahonavis adlı yeni bulunan bir fosil, kuşlarla Velociraptor gibi bir sürüngen arasında geçiş formu gibi durmaktadır, ama 60 milyon yıl geçtir. Ama hiç kimse bunun geç ortaya çıkışının kayıp halka olmasına engel teşkil ettiğini söylememektedir, çünkü çok uzun bir süre yaşamış olabilir. Bu gibi örnekler "hayalet bağlantılar" olarak adlandırılır; bu hayvanların daha önce de VAR OLDUKLARINI VARSAYIYORUZ.Yani cladistics'i kabul etmek için, önce Darwinizm'i doğru varsaymak gerek. Dolayısıyla cladistics yoluyla yapılan fosil yorumlarının Darwinizm'e kanıt oluşturması mümkün değil. Balıklar ve Balinalar Sayın Karasu'yu etkilediği anlaşılan diğer evrimci tezler de çürük. "Balıkların evrimini kanıtlayan fosillerden" söz ediyor. Öyle bir şey yok ki... Bilinen en eski balıklar, Kambriyen devirde, ellinin üzerinde farklı "filum" (temel canlı kategorisi) ile birlikte aniden ortaya çıktılar. Daha ilkel atalarının bulunduğunu gösteren hiç bir kayıt yok. Karasu'nun sandığının aksine "balinaların kara memelilerinden türediğini gösteren" fosiller de yok. Balinaların atası olarak Darwinistlerin kestirdikleri bir kara canlısı - Pakicetus - var, ama bu dört ayaklı kara memelisinin gerçekten de balinalara evrildiğini gösterecek ara formlar yok. Ara form olarak öne sürülen bir kaç tür üzerindeki yorumların spekülatif olduğunu, Jonathan Sarfati'nin "Whale evolution?" başlıklı makalesinden okuyabilirsiniz. Bu gibi bilimsel detayları tartışmaya devam edebiliriz. Ama bundan önce Darwinist tarafın, öfke ve hakaret dolu, buram buram dogmatizm kokan üslubu terk etmesi gerekiyor. Yoksa karşı tarafa peşinen "aptal ve cahil" diye hakaret ederken, kendilerini tam da o duruma düşürmeye devam edecekler.