Danıştay'a Kanlı Saldırı ve 'Anti-Laik Terör'
İstanbul Barosu'na kayıtlı Alparslan Arslan adlı avukat, bu sabah Danıştay üyelerine karşı silahlı saldırıda bulundu. Beş yargıç silahla yaralandı ve birisinin durumu çok ağır. Saldırganın "Allahu Ekber" diyerek tetiği çektiği ve "türban yasağına kızdığım için bunu yaptım" dediği aktarılıyor.
Hiç bir şekilde mazur görülemeyecek bu korkunç saldırıyı tüm kalbimle lanetliyor, olayda hayatını yitiren hakim Mustafa Yücel Özbilgin'e Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Umarım bu felaket Türkiye'nin kötü bir sürece girmesine sebep olmaz.
Yapılması gereken, kuşkusuz, suçlunun ve varsa işbirliklerinin cezalandırılması. Ve dahası, bu olayın yeni bir toplumsal gerilim ve kamplaşmanın gerekçesi haline getirilmemesi. Ne yazık ki başta Deniz Baykal olmak üzere bazı siyasetçi ve bürokratlar, bu olayın sorumlusu olarak, üstü kapalı da olsa, türban yasağını eleştirenleri gösterdiler. Özellikle de hükümeti ima ettiler. Bu, çok yanlış bir yorum.
Türban yasağını fanatikçe eleştirenlerin varlığı bir hakikat - ve bu avukat da bunlardan etkilenmiş olabilir - ama bu fanatizm, bu yasağa demokratik yollarla karşı çıkanları suçlamak için kullanılamaz. PKK'nın terör eylemleri nasıl Kürt kültürünün özgürlüğü konusundaki haklı talepleri haksız çıkarmıyorsa, bu olayda karşımıza çıkan "anti-laik terör" de, ülkemizdeki laikliğin daha liberal ve özgürlükçü bir yoruma kavuşmasını isteyenleri susturmak için kullanılmaz.
Aslında bu "anti-laik terör"den herkesin bir öz eleştiri çıkarması gerek. Otoriter laikliği eleştirirken demokrasi ve hukuk çizgisini aşıp da koyu bir nefret pompalayanlar, bu nefretin nereye varabildiğini görmeliler. Öte yandan otoriter laikliğin savunucuları da, yasakçılıklarının toplumda nasıl bir tepki doğurduğunu ve bu tepkinin nasıl olup da saldırgan bireyler üretebildiğini anlamalılar. Sağduyuya her zamandan daha fazla ihtiyacımız var.