Darwin, Bush Ve Post-Modern Engizisyon
[28 Aralık 2005 tarihli Referans gazetesinde yayınlandı]
Referans gazetesinin iki gün önceki sayısında Darwin'in evrim teorisi ile ABD Başkanı George W. Bush'u bir güzel içiçe geçirmiş bir karikatür vardı. Balıklardan karaya ilerleyen, ilkel sürüngenlerden insana doğru devam eden "evrim şeması"nın orta yerinde, maymunların az gerisinde, tıpkı bir maymun gibi yürüyen ve şaşkınca bakınan Bush yer alıyordu. Mesaj açıktı: Bugün hala evrim teorisine inanmayan bazı ilkel insanlar vardır ve bunlar da aynen Bush gibidir: "Dinci", bağnaz veya düşük IQ'lu; artık Bush'a ne atfediyorsanız...
Bu mesaj aslında sözkonusu karikatüre ait değil; dünya basınında ve bizde de "bir kısım medyada" bolca işleniyor. Karikatür bunu sadece yansıtmış. Dolasıyla karikatürde bir sorun yok. Sorun, mesajın kendisinde.
Sorunun özeti ise şu: Bugün ABD'de Darwin'in evrim teorisini eleştiren ve buna alternatif olarak ortaya çıkan Akıllı Tasarım (Intelligent Design) adlı bir teori var. Ama Darwinizm'i savunanlar bu teoriye bilim yoluyla değil; savunucuları ile alay ederek veya onu mahkeme gücüyle sansürleyerek karşı koyuyorlar.
Akıllı Tasarım nedir, ne değildir?
Özeti biraz açalım. Akıllı Tasarım, 90'lı yıllarda bir grup Amerikalı bilim adamı tarafından geliştirilen bir teori. Evrenin ve canlılığın bazı özelliklerinin, ancak bilinçli bir tasarımın varlığını kabul ederek açıklanabileceğini savunuyor. Örneğin canlıların genetik kodu olan DNA'nın, ancak bir zihnin eseri olabileceğini, salt rastlantısal doğa olaylarıyla açıklanamayacağını savunuyor. Bu ileri sürüldüğü gibi "dinciliğe" dayalı bir iddia değil. Eminim elinizdeki gazeteyi okurken, buradaki yazıların Referans Yazıişleri'ndeki bilgisayarların tuşlarına rastgele basılmasıyla ortaya çıkmadığını, aksine bu gazeteye emek veren insanlar, yani bilinçli varlıklar tarafından özenle dizildiğini çıkarsayabiliyorsunuzdur. Bu sonuca varmanız için nasıl "Referansçı" olmanız gerekmiyor, sadece "akılcı" olmanız yetiyorsa, DNA'nın rastlantısal olamayacağı sonucuna varmanız için de objektif ve rasyonel düşünmeniz yetiyor.
Elbette Akıllı Tasarım teorisinin dini ilgilendiren bir yönü var. Bu teori, yaşamın Yaratıcı bir Aklın eseri olduğunu söylemekle, ilahi dinler tarafından binlerce yıldır öğretilen "yaşamı Tanrı yarattı" hükmünü doğrulamış, en azından ona çok paralel bir şey söylemiş oluyor. Ancak bu paralellik, teorinin bir sonucu; çıkış noktası ve dayanağı değil. Dolayısıyla bu teoriye "bilimi dine dayandırmaya çalışıyorsunuz" diye itiraz edenler, ya konuyu hiç anlamamışlar veya anlamazlıktan geliyorlar.
Post-Modern Engizisyon
Akıllı Tasarım'ın hasımlarının hiç anlamadığı bir diğer nokta da, bu teoriye karşı kullandıkları yöntemlerin bir işe yaramayacağı.
Bu yöntemlerden biri, başta belirttiğim gibi, alay etme. Darwinizm'i eleştiren ve Akıllı Tasarım'a destek çıkan herkes, cahil, bağnaz ve gerici olarak suçlanmayı ve hatta maymun tasvirlerinin kahramanı olmayı peşinen göze almak zorunda. Başkan Bush'un teoriye geçtiğimiz aylarda destek çıkması, bu renkli kampanyaya bir de "Bush faktörü" ekledi. Oysaki, Irak Savaşı nedeniyle tüm zamanların en az sevilen ABD Başkanı haline gelen Bush'a yönelik tepkileri Darwin gemisinin yelkenini şişirmek için kullanmak, en hafif ifadeyle ucuz bir propaganda. Bir başkası da çıkıp "Darwinizm'in ünlü destekçileri" diye Hitler, Lenin, Stalin, Mao ve -- o kadar uzağa gitmeyelim der isek -- Doğu Perinçek'i sayabilir. Doğru olan, teorileri, taraftarlarının sevimlilik düzeyine değil, bilimsel dayanaklarına göre yargılamaktır.
Ama bu yargılamayı da yargıçlar değil, bilim adamları ve entellektüeller yapmalıdır. Eğer yargıçlar kalkıp da bilimsel teorilerin kabul edilip edilemez olduğuna karar verir, hatta bazılarının eğitime dahil edilmesini yasaklarsa, bunun adı "entellektüel despotizm" olur.
Bu despotizm geçen günlerde ABD'de yaşandı. Pennsylvania'nın Dover bölgesindeki bir federal yargıç, Akıllı Tasarım'ın müfredata girmesini "laikliğe aykırı" bularak engelledi. Türkiye'deki bazı gazeteler de bunu "Darwin'in Zaferi" olarak yorumladı. İlginç olan, Darwin'in "zaferlerini" artık doğada veya laboratuvarda değil, mahkeme salonlarında kazanıyor olması. Bu ise insana ister istemez 500 yıl önce yaşanmış ünlü bir enstantaneyi hatırlatıyor: Galileo Dünya'nın döndüğünü fark etmiş ama bu bulgu, dönemin entellektüel kabullerine aykırı düştüğü için "bağımlı yargı" (yani Engizisyon) devreye girmiş ve onu susturmuştu. Bugün ise, daha örtülü ve kibar ama aynı derecede etkin bir başka Engizisyon var. Bu kez bilimin üzerine Katolisizm değil, materyalizm empoze ediliyor. Kabul etmeyenler ise ateşte yakılmıyor ama, mahkeme kararıyla sansürleniyor, medya yoluyla alay ve hakarete uğratılıyor, "maymunlaştırılıyor".
Ama bilimin tarihi bu gibi despotizmlerin işe yaramadığını, gerçeğin üzerini örtemediğini gösteriyor. Akıllı Tasarım konusunda da öyle olacak. Hep birlikte göreceğiz.