Eğer AT, savunucularının çoğunun dini inançlara sahip olması nedeniyle geçersiz ise, Darwinizm'in kendisi hakkında ne demeliyiz? Darwinist evrimin taraftarlarının çoğu da, Darwin'in destek sağladığı felsefi görüşlere sahipler.Klinghoffer "It's God or Darwin" başlıklı yazısının devamında AT-Darwinizm tartışmasında Darwinizm lehinde görüş bildiren bilirkişilerinin çoğunun ABD'deki ateist derneklere üye olduklarını ve dine açıkça saldıran görüşler dile getirdiklerini belirtiyor. Yani AT teistikler dinler (örneğin Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam) ile uyumlu ise Darwinizm de ateizmle uyumlu. İşte bu yüzden devletin AT'yi sansürlerken Darwinizm'i tek alternatif olarak sunması, "devlet materyalizmi" anlamına geliyor. Ve aslında bu da "laikliğe" aykırı; çünkü laiklik tüm inançlar -- ki inançsızlık da bir "inanç" -- karşısında objektivite gerektiriyor. Sonuçta ortada bir "Darwin Zaferi" yok. Zafer, karşı tarafı sansürleyerek değil, onunla çarpışarak elde edilir. Biz AT savunucuları, çarpışmaya en baştan beri açığız. Karşı taraf ise "devlet materyalizmi"nin şefkatli kollarına sığınıyor. Bu sığınmanın fayda etmediğini ise sanırım önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz.
'Darwin'in Zaferi' Mi?
ABD'nin Pennsylvania eyaletindeki Dover bölgesinde biyoloji müfredatına Akıllı Tasarım (AT) teorisinin dahil edilmesinden şikâyetçi olan 11 ebeveyn, bir süre önce mahkemeye başvurmuştu. Konuyu inceleyen bölge yargıcı John Jones dün kararını açıkladı ve "AT'nin öğretilmesi, anayasanın kilise-devlet ayrılığı ilkesine aykırıdır" dedi. Yani AT teorisi Dover'da müfredeta girmeyecek.
Bu gelişme doğal olarak büyük yankı uyandırdı. Tercihlerini zaten en baştan Darwinizm'den yana kullanan medya organları, yargıç Jones'un kararını "Akıllı Tasarım'a büyük darbe" olarak yorumlama eğilimindeler. Örneğin bugünkü Radikal gazetesi, "Darwin'in Zaferi" başlığını kullanmış. Oysa ortada bir "zafer" değil, Darwinist eğitim lehine mahkeme kararıyla alınmış bir "sansür" kararı var. Ve bu sayede, AT ile Darwinizm arasında 10 yıldır süren ve bir kaç on yıl daha sürecek olan uzun bilimsel ve kültürel çatışmanın içinde, Darwinist tarafın sansüre, diğer tarafın ise objektif eğitime taraftar olduğu, bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Bazı noktaları hemen belirtmek gerek: Birincisi, karar, sadece Pennsylvania eyaletindeki Dover bölgesi için geçerli. Kansas ve Georgia'daki müfredat değişikllikleri aynen yerinde duruyor. Bundan sonra da eyaletler ve yerel yargı kendi kararlarını vermeye devam edecekler. Dolayısıyla bu gelişme, Darwinizm için bir "zafer" ve dolayısıyla AT için bir "yenilgi" değil; belki sadece bir "geri adım."
İkincisi, Dover'daki AT savunması, doğru bir şekilde yapılmamıştı. Buradaki girişim, AT hareketinin bilimsel ve entellektüel merkezi olan Discovery Institute tarafından değil, teoriyi benimsemiş olan bir grup aile tarafından başlatılmıştı. Kullanılan söylemin bilimsel yönden zayıflığı ve çelişkileri nedeniyle, Discovery Institute Dover'daki mahkemeden kendi bilirkişilerini aylar önce geri çekmişti.
Üçüncüsü, karar, kamuoyu kanaati açısından ters tepebilir. Yargıcın verdiği "sansür" kararına ABD medyasında çok ağır ve ciddi eleştiriler yöneltiliyor ki, bu durum, uzun vadede, kararın AT aleyhine değil lehine işlemesini sağlayabilir. Yargıç Jones, AT teorisinin dini inançlara uyumlu olduğuna işaret etti. Bunu eleştiren yorumcular, Darwinizm'in de ateizmle uyumlu olduğunu bu durumda mahkemenin sadece Darwinizm'in eğitilmesine izin vermekle "devlet materyalizmi" yaptığını belirtiyorlar. Örneğin National Review'da yazan David Klinghoffer, şöyle diyor: