Tercüman Gazetesi'nin Akyol İle Röportajı
18 Ağustos 2005 tarihli Dünden Bugüne Tercüman gazetesinde, Sayın Nazlı Ilıcak tarafından Mustafa Akyol ile yapılan bir röportaj yayınlandı. Haberin spotunda şöyle deniyordu:
"Yaratılış kavramına bilim yoluyla varan 'akıllı tasarım' teorisi, Darwinizm'e karşı... Bu teorinin 'bilirkişisi' yazar Mustafa Akyol, 'Darwinizm yanlış bir teoridir. Ateizm ise bilimle çelişen dogmatik bir inanç. Türkiye'de aksi yönde düşünen ne kadar bilimadamı varsa, her ortam ve şartta tartışmaya açığım' dedi."
-----------------
Son haftalarda Amerikan basını "Akıllı Tasarım" adlı yeni bir bilimsel teoriyi tartışıyor. Darwin'in evrim teorisine meydan okuyan bu yeni yaklaşım, canlıların tesadüfi bir evrimle değil, bilinçli bir tasarımla ortaya çıktıklarını, yani yaratıldıklarını savunuyor. Teori bilim dünyasında hızla destek kazanırken, ders kitaplarına da Darwinizm'in alternatifi olarak girmeye başladı.
Ders kitaplarında bu konuda yapılan değişiklikler, Amerikan Eğitim Bakanlığı'nın yetkili kurullarının, teoriyi savunan uzmanları "bilirkişi" olarak çağırıp dinlediği uzun değerlendirmeler sonucunda gerçekleşiyor. Mayıs ayında Kansas eyaletinde yapılan böyle bir değerlendirmeye, bilirkişi olarak yazar Mustafa Akyol da çağrılmıştı. Akyol son aylarda da çeşitli gazetelerdeki makaleleri ve katıldığı televizyon programlarıyla konuyu Türkiye gündemine taşıdı. Biz de Akıllı Tasarım hareketinin tek Müslüman ve Türk üyesi olan Akyol'a, hareketi, mesajını ve amacını sorduk.
Akıllı Tasarım teorisi nedir?
Akıllı Tasarım, ya da İngilizce orjinal ismiyle "Intelligent Design", 90'lı yılların başlarından itibaren ABD'de bir grup bilim adamı ve düşünürün geliştirdiği yeni bir bilimsel teori. Özetle şunu diyor: Evreni ve canlıları incelediğimizde, bunların bir akıl tarafından düzenlendiğini, tasarlandığını gösteren kanıtlar buluyoruz. Bunu demekle de, gerek evrenin gerekse canlıların, tümüyle rastlantısal etkilerle oluştuğunu ileri süren materyalist, yani maddeci teorileri reddetmiş oluyor. Bu teorilerin başında da Darwin'in evrim teorisi geliyor.
Akıllı Tasarım teorisi, İslamiyet'te ve diğer İlahi dinlerde yer alan yaratılış inancına, örneğin insanların atasının Adem ve Havva olduğu görüşüne uyuyor mu?
Uyuyor tabi. Ama bu teori doğrudan gidip de "insanın atası Hz. Adem'dir" demiyor. İnsanın kökeni hakkında bilim yoluyla nereye kadar gidilebilirse oraya kadar gidiyor. Yani "insan yaratılmıştır, rastlantısal bir evrim sürecinin ürünü değildir" diyor. Bilimsel kanıtlara bakarak bundan fazlasını söylemek mümkün değil. Bu yüzden denebilir ki, Akıllı Tasarım, dine dayanmayan, ama dinin öğrettiği Yaratılış kavramına bilim yoluyla varan bir teori.
Peki bir insan hem evrime hem Allah'a inanamaz mı?
İnanabilir tabi. Nitekim öyle düşünen pek çok insan da var. Ancak "evrim" yoruma açık bir kavram ve bununla neyin kast edildiğine dikkat etmek gerek. Allah'ın yönlendirdiği bir evrim yaşanmış olabilir, Akıllı Tasarım teorisi buna karşı çıkmıyor zaten. Fakat Darwinist teoride böyle bir "yönlendirilmiş evrim" kast edilmiyor. Bugün Darwinizm'in önde gelen kuramcılarına bakarsınız hepsinin ateist olduğunu ve "evrim tamamen rastlantısal bir süreçtir" diye ısrarla belirttiklerini görürsünüz. Amerika'daki Ulusal Ateistler Birliği'nin her yıl "Darwin'i anma günü" düzenlemesi boşuna değil...
Darwinizm'in bilimsel yönden açmazları neler?
Öncelikle ilk canlı hücresinin nasıl ortaya çıktığına dair Darwinizm'in getirebildiği hiçbir açıklama yok. Hücre o kadar karmaşık bir mekanizma ki, bugün hâlâ laboratuvarda yeni bir hücre oluşturulamıyor. Uzay mekiği yapmaya yeten bilgi ve teknoloji, hücre sentezlemeye yetmiyor. Darwinizm'e göre bu kompleks sistemin rastlantısal kimyasal reaksiyonlarla oluşması lazım ki, bunun mümkün olduğunun hiçbir kanıtı yok.
Darwinizm'in bir diğer büyük problemi fosiller, yani geçmişte yaşamış canlıların kalıntıları. Darwin'e göre, canlılığın aynen dallara ayrılan bir ağaç gibi ilk başta birbirine çok benzer olup zaman içinde giderek farklılaşması gerek. Oysa fosillere baktığımızda, çok farklı canlı gruplarının yeryüzünde aynı dönemde ve aniden ortaya çıktıklarını görüyoruz. Eklembacaklılar, yumuşakçalar, solucanlar, omurgalılar gibi temel canlı kategorilerinin hepsi, Kambriyen dönem adı verilen jeolojik devirde ortaya çıkmışlar. Hiçbirinin atası yok. Bir anda beliriyorlar fosil kayıtlarında. Ünlü Darwinist zoolog Richard Dawkins bu canlılar için "sanki ışınlanmış gibiler" demekten kendini alamıyor. Bu ise evrimi değil yaratılışı destekleyen bir kanıt.
Darwinizm adına yürütülen propagandanın da aslında bilimsel yönden altı boş. Örneğin insan ve maymunun ortak bir atadan geldiğini gösterecek somut bir fosil kaydı aslında yok. Darwinist kaynaklar yarı maymun-yarı insan canlılar resmedip duruyorlar, ama böyle canlıların yaşandığının kanıtı olarak sunulan fosiller çok tartışmalı. İnsanın ilkel atası diye ortaya sürülen pek çok fosilin aslında soyu tükenmiş şu veya bu maymun türüne ait olduğu anlaşıldı.
Bir de ikide bir tekrar edilen Darwinist efsaneler var. Sözgelimi insanla şempanzenin genlerinin yüzde 99 benzer olduğu söylenip durur. Bu, 80'li yıllarda yapılan çok sınırlı bir protein karşılaştırmasına dayanıyordu. Oysa iki türün DNA'sı hakkında ilk detaylı karşılaştırma geçen yıl Japonya'daki Rikken enstitüsünde yapıldı ve genetik benzerliğin sanılandan çok daha az olduğu görüldü. Tabi her canlının genleri arasında benzerlikler var; aynı biyokimyasal çatıya sahipler çünkü. Ama bu benzerliklere uygun ve tutarlı bir evrim şeması yapılamıyor. Akıllı Tasarım teorisi ise, genetik benzerlikleri "ortak ata" ile değil, "ortak tasarım"la açıklıyor.
Bu teorinin aynı zamanda evrenin yapısıyla da ilgili öngörüleri var değil mi? Murat Belge'nin Kopernik yorumunu eleştirirken bunları belirtmiştiniz.
Elbette. Sadece canlılar değil, evrenin hassas yapısı da bir tasarıma işaret ediyor. Bilim adamları evrenin 15 ila 17 milyar yıl önce Büyük Patlama'yla ortaya çıktığını kabul ediyorlar. Bu, zamanın ve maddeni bir başlangıcı olduğu anlamına geliyor ki, Tevrat'ın ve Kuran'ın "Allah gökleri ve yeri yoktan yarattı" hükmüne çok uygun. Dahası şu var: Büyük Patlama sonucunda çok farklı evren yapıları ortaya çıkabilirdi, ama insan yaşamı için en uygun fiziksel kanunlar ortaya çıkmış. Bu fiziksel kanunları inceleyen pek çok bilim adamı evrende şaşırtıcı bir "hassas ayar" olduğu görüşünde birleşiyor. Gezegenimizin de insan yaşamı için özel tasarlanmış bir gezegen olduğu yönünde bilimsel yorumlar var.
Siz Akıllı Tasarım teorisiyle nasıl tanıştınız? Hareketin nasıl bu denli aktif bir üyesi oldunuz?
Teori 90'lı yılların ikinci yarısında ABD'de çok popüler oldu. Teoriyi çok ikna edici, etkili ve dahası önemli gördüğüm için ben de Amerika'da bulunduğum dönemde, bu konuya odaklanmış bir düşünce kuruluşu olan Discovery Institute ile bağlantıya geçtim. Bu enstitü bünyesindeki bazı programlara katıldım. Son yıllarda Amerika'daki bazı gazete ve düşünce dergilerine fikir makaleleri yazıyorum ve bu yazılarımın bir kısmı da Akıllı Tasarım teorisiyle, bu teorinin savunulmasıyla ilgili. ABD ve İngiltere'de bazı üniversitelerde konferanslar da verdim aynı konu üzerine. Bu konudaki yayın ve çalışmalarım nedeniyle de geçen Mayıs ayında Kansas Eyaleti Eğitim Bakanlığı'nca düzenlenen bilirkişiler oturumuna çağrıldım.
Neden sizce bu kadar önemli bir mesele bu?
Son birkaç yüzyıldır, dinle bilim arasında bir çatışma olduğu, bilimin dinin temel inançlarını geçersiz kıldığı yönünde bir algı var dünyada. Türkiye'de de çok etkili. Onun için lafa ikide bir "dinsel dogmaları değil bilimin ışığını izlemeliyiz" diye başlayan bir aydınlar koromuz var. Laikliğin dine karşı hoşgörüsüz versiyonunun temelinde de aslında büyük ölçüde bu anlayış yatıyor.
Tamam, bilimin ışığını izleyebilirler de, o ışık, dinsel dogma dedikleri inançların temeli olan teizmi, yani Allah'ın varlığı fikrini destekliyor bugün. Bunun pek farkında olmayan söz konusu aydınlarımız ise, bilimi hala ateizmin dayanağı sanmaya devam ediyorlar. Ateizmle çelişen bilimsel kanıtlar kendilerine gösterilince de, "ama nasıl olur ki, bilim zaten yöntemi gereği ateisttir" diyorlar. Yani bilimsel kanıtlara karşı, bilime empoze etmiş oldukları dogmatik bir tanımı öne sürüyorlar. Akıllı Tasarım, bu derin yanılgıyı çözdüğü, bilimi ateizmin hegemonyasından kurtarıp objektif kıldığı için çok önemli bir teori.
Bu arada izninizle bir duyuru da yapmak isterim: Burada ifade ettiğim görüşlerin hepsinin arkasındayım ve hepsini her yerde tartışmaya hazırım. İddia ediyorum ki Darwinizm yanlış bir teoridir. Ateizm ise bilimle çelişen dogmatik bir inançtır. Türkiye'de aksi yönde düşünen ne kadar bilim adamı, akademisyen, entelektüel varsa, kendileriyle her ortam ve şartta tartışmaya açığım. Bunu da çatışmacı bir mantıkla değil, ateizme inananlara yardımcı olmak için söylüyorum. Çünkü yaşamın en temel meselesi hakkında yanılıyorlar ve bunun farkında değiller.