Türkçe Yazılar

Ufukta İran Savaşı Gözükmüyor

[6 Mayıs 2006 tarihli Radikal gazetesinde yayınlandı] Son dönemde dış politika gündeminin en popüler konularından biri, 'İran Savaşı' senaryosu. Amerika İran'a karşı giderek sertleşiyor ve Amerikalı gazeteci Seymour Hersh'in ifşa ettiği 'İran'a nükleer saldırı' planı medyada yankılanıyor. Türkiye'de de pek çok insan, haklı olarak, Irak savaşından sonra ikinci bir felaketin kapımıza dayandığından endişe ediyor. Oysa Washington'dan gelen sesleri biraz dikkatli dinleyince aslında ufukta bir 'İran Savaşı'nın gözükmediği sonucuna varmak mümkün. Üç yıl önce başlayan Irak savaşının en ateşli savunucularının 'neo-con' olarak bilinen 'yeni muhafazakârlar' olduğu artık herkesin malumu. Aynı neo-conların bir bölümü bugün de İran'a karşı saldırıdan yanalar. (Kastettikleri ise işgal değil, hava saldırısı). Ancak Washington, üç-dört yıl önceki Washington değil. Kendisi de bir neo-con sayılabilecek olan, Amerikan The Weekly Standard dergisinin ve İngiliz The Times gazetesinin yazarı Gerard Baker, 'Dudaklarımı Okuyun: İran'a Savaş Yok' başlıklı yazısında şehirdeki havayı şöyle anlatıyor:
"ABD yakında İran'a saldırmayacak, ne bu yıl, ne de bu yönetim süresinde (yani 2008'e dek) böyle bir şey olmayacak. Bush yönetimi, dört yıl önce Irak hakkında sahip olduğu zihniyetin çok uzağında. Condoleezza Rice'ın ve Bob Zoellick'ın Dışişleri Bakanlığı'ndaki stratejisi her yere hâkim... Başkan Yardımcısı (Cheney'nin) ofisindeki şahinler bile İran'ın nükleer programını ortadan kaldıracak önleyici saldırıların yararına inanmıyor... Bugünlerde Washington'daki herhangi bir resmi makama uğrayın, sadece kararsızlık, korku ve yılmışlık bulacaksınız. Elbette İran'ın nükleer silah programına hoşgörü gösterilmeyeceği uyarısı var. Ama laf bu konuda ne yapılacağına gelince, insanlara kramp giriyor. Hedefler çok dağınık, istihbarat çok belirsiz, gelecek tepki çok riskli ve başarı konusundaki gerçekçi şans çok düşük." (The Times, 28 Nisan)
Rice Faktörü Baker'ın Condoleezza Rice'a yaptığı vurgu, yerinde. Gerçekten de 'neo-con' değil de 'realist' düşünce ekolünden gelen Rice, Bush'un ikinci döneminde Amerikan dış politikasının biraz daha ılımlı, diyaloğa açık ve dengeli bir çizgiye kaymasında öncü rol üstlendi. Bazı Cumhuriyetçilerin 2008'de başkan adayı olarak görmek istedikleri Rice'ın geçen haftaki Avrupa gezisinde İran hakkında söyledikleri de, Baker'ın teşhisini doğruluyor. İran konusunda 'diplomatik yönteme inandıklarını' ve BM Güvenlik Konseyi'ne güvendiklerini söyleyen ABD Dışişleri Bakanı'nın özellikle bir cümlesi kayda değer: "Doğrudan meselenin özüne ineyim: Amerika Birleşik Devletleri anlamakta ve inanmaktadır ki, İran Irak değildir." Bunu, "biliyoruz ki Irak'a girdiğimiz gibi İran'a giremeyiz, Farisilere savaş açmanın çocuk oyuncağı olmadığının farkındayız" diye de okuyabilirsiniz. Amerika'nın Geri Çekilmesi Neo-conservatizmin duayeni sayılabilecek olan William Kristol, Rice'ın bu sözlerini eleştiren yazısında şöyle diyor:
"Condi ve onun iş arkadaşları bunu kabul etmeyebilirler... ama Bush yönetimi eskisinden daha zayıf. Amerikan devletinin büyük bölümü, artık Bush doktrinine inanmıyor ve onu uygulamak için harekete geçmek istemiyor."
Kristol, Rice'in "Amerika Birleşik Devletleri anlamakta ve inanmaktadır ki, İran Irak değildir" sözünü ise hayıflanarak şöyle yorumluyor: "Bu, Amerika'nın geri çekilmekte olduğunu söylemenin diplomatik bir yolu." (The Weekly Standard, 1 Mayıs) Kuşkusuz 'Amerika'nın geri çekilmesi' İran'ın nükleer programına karşı kayıtsız kalacağı anlamına gelmiyor. Washington, Tahran'ın nükleer silaha kavuşmasını engellemek için var gücüyle uğraşmaya devam edecek. Ancak, görünen o ki, bunu Irak'ta olduğu gibi uluslararası topluluğa rağmen bir savaş başlatarak yapmayacak. Bunu, Bush yönetiminin, Irak'taki büyük hatalarından tüm mağrurluğuna rağmen bir ders çıkardığı ve bundan sonra biraz daha temkinli bir politika izleyeceği şeklinde yorumlamak mümkün. Bu ise, hem bölge hem de Türkiye için iyi haber.
All for Joomla All for Webmasters